MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

11 Ocak 2011 Salı

Ses.32

Ardında bırakması zor bazı bedenleri, lekeleri, tenleri.
Acı yüklememek lazım mutluluğa.
Ve yanlızken kesinlikle düşünmemek lazım acıları.
Hiç yaşamadığım o kadar an var ki, özlüyorum o anları.
Keşke yaşasaymışım diyorum, rüyalarıma giriyor ve uyandırıyor bir çoğu.
Keşke Bostanlı'ya gidip o banklarda otursaymışım diyorum.
Kesinlikle yaşanırsa güzel olacak o anları özlüyorum.
Yağmurdan hemen önce orada olmak güzel olurdu eminim.
Serin maviyi çekerdim burnuma.
Suyun kıyıdaki taşlara vuruşu, martıların az sonra yağacak yağmurdan kaçışı....
Keşke inanıp da yanmayı hak etmeseydim.
Ve keşke inandıktan sonra bana, uygun olan son, iyileşmeye çalışmak olmasaydı.
Normal bir hayatı özledim çünkü.
Uyanınca ağrılar çekmemeyi özledim mesela.
Ya da sustuğumda düşündüğüm için hep konuşmaya çabalamaktan sıkıldım.
İkisi de birbirinin başı ve sonu.
İkisi de aynı hayatın farklı anlamı.
Zaman peşinde koştuğum bir çember.
Hayatta öyle.
Bir ucundan kaçtığım korkularım, diğer tarafta beni bekliyorlar, biliyorum.
Ne kadar hızlanırsam hızlanayım, diğer uçtan da yaklaşıyorum o iğrenç anlara.
Zamanı seviyorum ben, her ne kadar tek olsam da en zor anlarda onun içinde.
Beni iyileştirmeye devam et Zaman.
Gerçekten ihtiyacım var sana, yaşanmamış hatıralara ve varılmamış insanlara.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder