MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

30 Eylül 2014 Salı

Ses.363

Üşüyor muyum. yoksa yağmuda mı ıslandım?
Bilmiyorum.
Sadece, donuyorum.
Kemiklerim üşüyor.

---

Bu gece, buraya Türkiye'de iken yazabileceğim son yazıyı yazıyorum. Çarşamba sabahı gidiyorum, büyük bi başlangıç yapabilmek için Boston'a. İçimde ne olduğunu bilmediğim çok fazla korku ve boşluk var. Halbuki, bildiğim ve elimde olan binlerce de değer var. Ama bilemediğim korku hepsini görmemde büyük bi engel teşkil ediyor. Açıkça ve net, korkuyorum. Fakat neden bilmiyorum. Geçmesi lazım, kalması için zerre sebep göremiyorum. Bakalım neler olacak.

---

Bi hayata nokta koymaya yakınken yapamadığım, bitiremediğim her şey gözümün önüne geliyor. İrkiliyorum. Onları geç de olsa bitirebilmek için adım atıyorum ama o korku hala üstüme üstüme geliyor. Sessizleşiyorum.

---

Sevdiğim insanlar. Gerçekten her şeyi feda edebileceğim insanlar. Sizinle vedalaşamıyorum. Bitmiyor çünkü sizinle ilgili hiç bir anı, her an güzeldi, her zaman daha da güzelleşecek, biliyorum.
Ama söyleyemiyorum.

---

Korkum anlatacağım şeyleri de anlatamayacak hale getiriyor beni. Ne olduğunu bilmediğim korkuyu nasıl tarif edebilirim ki?

---

Özlemeyi alışkanlık haline getirmiş bi adam olan ben, özlemekten vazgeçemiyorum. Yanımdayken bile özlüyorum. Ölüm gibi bişey olsa gerek bu. Asla dinmeyecekmiş gibi. Sonsuz bi boşluk, sonsuz bi özlem. Ardı ardına, devamlı bir şekilde geliyor zihnime.

---

Peki mutlu olabilmem için teşvik mi edilmem lazım sadece? Neden mutlu değilim? Bilmiyorum. Çok öncelerde kararını verdiğim, hayalini kurduğum hayata geçmeden evvel ki bu anlar, beni neden korkutuyor?

---

Her neyse, sonuç olarak gidiyorum. Ve temelli olması için uğraşıyorum. Güzel olacak hayattan evvel, akla gelebilecek her korkuyu düşünmeye çalışıyorum. Ve beni bu dizginliyor, hareket edemiyorum. Durmalıyım.

---

İyi geceler sevgili hayatım. Umarım her şey iyi ilerler.

---

Ve siz dostlar. Size ihtiyacım olduğu için sevmiyorum sizi. Sevdiğim için ihtiyacım var. 

26 Eylül 2014 Cuma

Ses.362

Sevgili dostum.
Anlatacak hiç bir şeye sahip değilim uzun zamandır.
Yaşadığım onca şeye asla haksızlık etmiyorum, sadece bazı anılar yaşanmalı ve orada kalmalıdır.
Anlatılacak olanlar, bitmesini istemediğim ama bi şekilde biten, acısını da asla yitirmek istemediğim şeylerden oluşuyorlar.
3 yıldır çok eğlendim, çok fazla gezdim, çok fazla insanla tanıştım ve çok fazla sevdim. Yine hemde. Eksiksiz olacak şekilde eskilere kıyasla. Ama hala anlamadığım, anlamak için de çok uğraşmadığım şeyler var hayatımda. Geriye çekiyor beni. İçimden büyük bir kısım ilerlemek istese de, o bilinmeyen minik oluşum beni tutuyor. Sırtımda büyük bi ağırlık yaratıyor. Aslında ona istediğim adı verebilirim.
O an, her ne ise canımı yakan, sıkan, beni bölen, o ağırlık o oluyor. O kadar garip ki, şu an dinlediğim şarkı olmasa kulaklarımda, ben bunları yazmayacaktım. Kafamda bunlar yoktu. Bir şekilde, dışarıdan müdahaleler ile şekilleniyorum.

---

Neyse canımın içi.
Ben 1 Ekim'de gidiyorum ABD'ye. Taşınmalı falan bu sefer. Uzun vadeli yaşamaya.
Nasıl bir korku var hiç geçmeyen içimde, anlatamam. Ama bu başarısızlık ile alakalı değil, bilinmezlik ile alakalı. İçerimde bi ses var, kötü gideceğini düşündüğüm hiç bir şey, sandığım gibi gitmeyecek diye konuşan. Ama sesini o kadar kısıyorum ki, duyamıyorum isteyerek. Beklenti oluşturmamak ile alakalı sanırım yine. Bu sefer pek olumlu olmuyor ama.
Kendime verdiğim bi söz var. Eğer yapmak istediklerimi yapamazsam, eskiden (şu an) yaşadığım hayata bir daha dönmek zorunda kalırsam, bir daha çabalamayacağım. Her şeyi olduğu gibi bırakıp, başka bi yol deneyeceğim. Bıktım zira. Sadece kendi yaşadıklarımdan dolayı da değil ha, gördüklerim, duyduklarım maruz kaldıklarım. Yetti anlayacağın. Denemek istemiyorum artık. Şanssızlığa da yoramam şu saatten sonra.

---

Ve yine seninle alakalı olarak kadın;
İhtimallere maruz kalmak, vazgeçememek, hem de sonucunda ne olursa olsun rüyalardaki gibi olmayacağını bilmeme rağmen, beklemek. Çok farklılaştırıcı. Büyük bi kısmım, eskisinden farklı bi hale bürünüyor.
Hoş değil.

23 Eylül 2014 Salı

K.Y.B.S. - 3

Kimin evindeyim elimde bir kırık bitik şişe 
İçindeydi canım kendim kırıp unuttum gizlice 
Kimler aldıysa bulup sakın geri getirmeyin 
Beni kimler sorduysa sizi görüp gülüp gitti deyin 

Çekilin görmem körüm ben 
Onun için bu dünyayı ben ezerim geçerim
Özümdür dönmem sözümden 
Bu yüzden bu dünyada ben sevilir severim 

Kimin evindesin unutuldun mu sende sinsice 
Çözüm sende canim zor mu geldi bu sonsuz bilmece

21 Eylül 2014 Pazar

Ses.361

Evvelden tanıdığım, o an hayatta hiç bi başarısı,amacı,becerisi olmayan insanlara şimdi bakıyorum da, hala yok ellerinde bişey görünen. En azından benim gördüğüm. Sadece olduğunu düşünmekle olmuyor bu işler. Neye güveniyorlar, neye inanıyorlar da hala hala hala devam ediyorlar yaptıkları işe? Müzisyen, oyuncu, yazar, ressam v.s. Bunları olmak, istemekle olmuyor ki. Yada ben ressamım deyince olunmuyor o. Belirli seviyede ortaya bişeyler koymuş olmak ve buna maruz kalan insanların da bunu takdir etmiş olması gerekmez mi? Takdir de etmesine gerek yok, sunduğunu söylediğin ürününü, sunduğunu söylediğin türde değerlendirilmesi yeterli.
Eğer aksi şekilde bi durum varsa, ben ürünümü sunarım ve her hangi bi kıstasta elenmesine gerek yok dersek; Ajdar müzisyen, ben yazar, Kenan Evren'de ressam? Gönül razı mı buna?
Serbest çalışmalar, deneysellikler falan bi yere kadar. Birbirimizi kandırmayalım dostlar. Hele kendimizi hiç. Bişeyler olmayı istiyorsan sevdiğin şeyle alakalı, olmak için çabala. Ömrünün sonuna kadar gerekirse. Ama oldum ben dersen, işte orada ben gülüyorum istemsizce.

20 Eylül 2014 Cumartesi

Ses.360

Akciğerlerim isyan ediyorlar bana. 1 haftadır yataktan arada sırada çıkabilecek kadar sağlıklı bi şekilde yaşıyorum. Öksürmekten ciğerlerim acıyor artık. Nefes alması bile büyük bi uğraş ile oluyor.
Geçmiyor da. Bakalım neler gelecek başıma.

8 Eylül 2014 Pazartesi

Ses.359

Takıntılıyım.
Takıntılı olduğuma da takıntılıyım.
Vazgeçmek bana göre değil, yeni yeni anlamlandırıyorum.
Yazmaya takıntılıyım.
Yazınca iyi olduğumu bildiğim için, ihtiyacım olsa da olmasa da yazmalıyım.
Bişeyler çalmaya takıntılıyım. Müzik istese de canım, istemese de, müzik varken iyiyim, çalmalıyım.
Dinlemeye takıntılıyım. Günlerce, hiç konuşmadan, aynı şarkıyı dinleyebilirim. O şarkı olabilirim, o şarkı benim olabilir.
Yaşamaya takıntılıyım. Ama sadece yaşamaya. Daha iyi olması için çaba harcayamıyorum. Belki ilerde başarabilirim.
Özlemeye takıntılıyım. İhtiyacım olsa da olmasa da özlemeyi seviyorum.
Akla gelebilecek her şeyi özleyebilirim. Çöp kutusundan, hatıralara kadar.
Dramatik hale getirip, eksiklik yaratabiliyorum.
Artık kontrol de edebiliyorum bu hali, daha başarılı sonuçlar elde edebiliyorum.
Ha bir de artık (yine) gidiyorum.
Kararımı verdim, hamleleri yaptım.
Bakalım uzaklar bana neler getirecek.

---

“Dead as dead can be,” my doctor tells me
But I just can’t believe him, never the optimistic one
I’m sure of your ability to become my perfect enemy
Wake up and face me, don’t play dead cause maybe
Someday I will walk away and say, “You disappoint me,”
Maybe you’re better off this way

Leaning over you here, cold and catatonic
I catch a brief reflection of what you could and might have been
It's your right and your ability
To become…my perfect enemy…

Wake up (why can't you) and face me (come one now),
Don’t play dead (don't play dead)
Cause maybe (because maybe)
Someday I’ll (someday I'll) walk away and say, “You disappoint me,”
Maybe you’re better off this way

Maybe you’re better off this way
Maybe you’re better off this way
Maybe you’re better off this way
You’re better of this; you’re better off this;
Maybe you’re better off!

Wake up (can't you) and face me (come on now),
Don’t play dead (don't play dead)
Cause maybe (because maybe)
Someday I’ll (someday I'll) walk away and say, “You fucking disappoint me!”
Maybe you’re better off this way

Go ahead and play dead
I know that you can hear this
Go ahead and play dead
Why can't you turn and face me?
Why can't you turn and face me?
Why can't you turn and face me?
Why can't you turn and face me?
You fucking disappoint me!

Passive aggressive bullshit

---

Maynard, benim yeni en iyi dostum oldun.

1 Eylül 2014 Pazartesi

Ses.358

Birisi ile aynı olmak
Aynı düşünmek
Aynı cümleler kurmak
Aynı yere bakmak
Aynı müziği dinlemek
Aynı şeyi, başka yerlerde, başka insanlarla, başka zamanlarda yapmak var.
Bir de;
Aynı olmaya çalışmak
Aynı düşünmeye uğraşmak
Aynı cümleler kurmak için çabalamak
Aynı yere bakabilmek için fırsat beklemek(yaratmak)
Aynı müziği dinleyebilmeye didinmek var.
Sen olmadan, sen olmayan, sen olmayacak şeylere sahip olmaya çalışmak var.
Bu normal mi değil mi bilmiyorum.
Ama benim elime hiç varken, sen ona sahipsin.
O sana sahip.. Senin çabalarınla
Sen ona sahipsin.. Senin kurgularınla

---

Yarış değildi bu, kazananı yoktu.
Ödülü yok, herkes için aynı anlamı taşıyacak.
Zihnimde beliren ışıklar, senin suretin, senin sesin.
Onlar benim ödülüm, sonsuza kadar.
Varlığın ise, kendine ızdırap, ellerinle yarattığın.