MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

28 Ağustos 2011 Pazar

Ses.176

Ne yaptığıma dair hiç bir fikrim yok.
Lakin beni duyanlar, bişeyler yaptığım hakkında hemfikir.
Nefes alabilmenin dışında, insanları da ilgilendiren şeyler yapmama özen gösteriyorum.
Ama arada ilgilenen çıkıyor, onlara da şaşırmaktan başka bi şey gelmiyor aklıma.

26 Ağustos 2011 Cuma

Ses.175

Seni seviyorum ben kadın. Hani bildiğin tüm anlamları ile seviyorum. Sen nasıl istersen, anlamaya çalış yada anla. Ama bu anladığın kısımlar, anlamadıklarının yanında çok küçük bi kısımı dolduruyor. Seni seviyor olmam şu anda benim için hiç bişeye çözüm değil. Çözüm olamıyorum çünkü sana ve bana tek başımayken. Yardım etmen lazım. Beni anlaman lazım. Dediklerimi dinlemen lazım. Ben seni çok fazla dinliyorum. Hiç konuşmadığın zaman bile dinliyorum. Hatırlıyorum her dediğini. Senin de beni böyle bilmen lazım. Dinlemen lazım.
Özledim ben kadın ( hani artık özlemem demiştim ya sana, öyle bişey yoktu aslında. ) Rüyamda görüyorum, yoldaki birini sana benzetiyorum. Adını aklımda yankılandırıyorum. Yapıyorum bişeyler yani seninle alakalı yine. Sadece senden şu anda şunu bekliyorum.
Beni lütfen anla.
Dediklerimi anla.
Öptüm seni canımın içi.

---

Bir kaç gündür yazamıyorum buraya bişey. Hani hem yoğunum iş kapsamında, hemde hiç bi işim yok. Beynim yorgun. Özlemenin dışında başka hiç bişey yapamıyorum. Beni anla tamam mı¿ Seni boşladığımı düşünme dünya'm.

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Ses.174

İzmir'e geleli iki günden fazla oluyor dostum. Ama yazabilecek dinginliğe sahip değilim. Olmuyor sanma hayatımda değişik ve saçma şeyler. Sadece sindirmeye çalışıyorum hepsini. Gitar çalamıyorum, düşünemiyorum, oturamıyorum, uyuyamıyorum, uyanamıyorum. Çok fazla bi yoğunluk var ve bu benim anlayabilme yeteneğimi kör ediyor. Yakında anlarız ne olduğunu.

17 Ağustos 2011 Çarşamba

Ses.173

Serin sıcak havanın, çekilen son nefesi
Soğuk ılık denizin, karanlık mavisi.


Tek bi hayata yazılmış gibi düşünüyorken,
Bulamamakmış seni, aslında beni üzen,
Görememekmiş seni, aslında zaman.


Sahilden geçen insanlar, ne kadar da farklılar,
Ne kadar da aynılar seninle.
Bakmadan, görmeden, düşünmeden sadece
Yaşamak elimizden geldiğince.


Yağmıyor yağmurlar, serinliğe ihtiyacım var.
Sürmüyor zaman,
Akıp geçmiyor aklımdan, 
Senin bana hala, mutluluk borçların var.

9 Ağustos 2011 Salı

Ses.172

Şunu anladım artık.
Hani farklılık yaratıp da yeni şeyler yaşamak ister ya insan.
İşte o yeni şeyleri, eskilerin değerini anlamak için yada eskileri yine özleyebilmek için yapıyormuş.
Yeni yaşadığın yerin de kalitesi ile alakalı olarak, zaman, çok değişken olabiliyor.

---

İşin en çirkin tarafı da, gitarım yok burada. Ellerim sızlıyor resmen çalamamaktan. Bişeyler duyuramamaktan.
Neyse, bulucam bi gitar.

4 Ağustos 2011 Perşembe

Ses.171

Bilmem yetmiyor hissetmem için. Bazen bildiğim bi durum ile alakalı her hangi bişeyi tekrar görmek, içimi acıtıyor.  Canımı sıkıyor. Sanki ilk defaymış gibi hissettiriyor. Halbuki yok öyle bişey. Sadece, neyi aradığım ve neyi bulduğumu bilmiyorum. Durumu değil de kişileri hatırlamaya çalışınca, herşeyi görmeye başlıyorsun. Bu sıkıcı.

Ps: Evet, otelin saçma resepsiyonunda bile canımı sıkabiliyorum. Hiç bana ait olmayan bi yerdeyken bile, kendimi, eskiden ait olduğum yerlere, kişilere, zamanlara taşıyorum. Evet, biliyorum, aptalım.

2 Ağustos 2011 Salı

Ses.170

Çalışıyorum bi keyifli bi keyifsiz. Kısa kısa ama genel olarak mutlu. Güzel buralar. İzmir'den daha serin. Herkeslerden daha uzak, kendimden bile. Uyumaya bile vaktim yok. Üzülmüyorum yada şikayet etmiyorum ama keşke beilm azcık daha az ağrı yapsaymış.

---


Bir de, burada daha değişik hikayeler topluyorum kendime. Alışılmışın dışında anılar falan filan.

---

Ve yine kimsenin tahmin edemeyeceği, bana ilham veren kadın yine bana ilham veriyor. Farkında olmadan hemde. Çok yükseklerde, gergin posta telleri üstünde duran kuşlar falan. Aklıma geliyorlar. Bulutlar, yağmayan yağmur kokusu... Gibi gibi işte.