MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Ses.136

Tahammül sınırı nerede sonlanıyor, gerçekten çok merak ediyorum. Gerçekten güvendikten sonra anlanmayı beklemek mi yanlış? Ya da üstelememek mi lazım? Gerçekten karıştırıyorum. Ama affetme ve affedilme durumu tamamen benlik bi durum oldu çıktı.

Ses.135

Bi de anlatacak o kadar çok şey buldum ki sana, bekliyorum gerçekten arayacağın vakti. Hani anlatacaklarımı bir iki kişi de daha yaşadım. O yüzden tecrübeliyim. Anlatacaklarımdan eminim. Hislerimden emin olduğum gibi. Ama acaba anlayacakmısın? Bence anlayacaksın. Ama çaba sarf etmelisin, bu gerçek!

Ses.134

Sabahları çok beyaz, geceleri çok karanlık.
Dünya bana çok fazla, göremiyorum artık.

28 Mayıs 2011 Cumartesi

Ses.133

İnanmıyorum gerçekten sevdiğine. Sadece bir kişinin değil hemde. Emin olduğum tüm sevgilerden, işkillenmeye başladım. Paranoyaklık değil gibi bu. Sadece iyiye yormuyorum olan biteni artık. Ya da beklemekten çok sıkıldım. Sevmiyorum seni artık diyebilirim insanlarıma. Acımasızca gibi ama en azından benim canım yanmayacak  şekilde bi son. Ya da ara. Çünkü bu saçma araların, başkaları için anlamlarına inanmak içimden gelmiyor artık. Seni dinlemek için yanıp tutuşuyor olmam, özlemekten seni midemin kasılması, kokunu hissetmek için gözlerimi kapamam, artık bişey ifade etmiyor. Çünkü, bunu kendim için, ulaşmakta zorlandığım insana yapmak, gereksiz gibi artık. Hiç bir zaman tamamen bana ait olmayacak insanları düşünmek, iyi anlamda onları sevmek, iyi anlamda onlara bağlı kalabilmek, artık gereksiz. Ben, onlarda bana gelecekse artık onlara bağlanmak istiyorum. Aklımda yer açmak istemiyorum kimseye, uzun süre kalmayacaksa. Evvelden isterdim birisi kalsın diye ve bunun için ben uğraşırdım. Karşımdaki sanki bu aitliğe ait olmayacakmış gibi. Yeter be arkadaş. Ben sevmekten yoruldum çünkü. Herkesi anlamaya çalışmaktan yoruldum. Hadi tamamen anlasaydım, yine bi inancım kalacaktı. Ama herkes mi yanıltır beni ? Herkes mi ben'ci olur günün sonunda ? Yazık... Vallahi yazık. Gerçekten sevmeye çalışıp, seviyorum ben. Bana daha çok mu yazık acaba ? Ya da bu tespitim tamamen saçmalık mı ? İnanıyorum ki, gidenler olduğu zaman hayatımdan, ben pişman olmayacağım artık. Giden insan bile üzülmüyor iken olmayışına hayatım da ( ki genelde farkında olmaları bu durumun çok zaman alıyor, ve bu da işin bir diğer saçma kısmını oluşturuyor. Sanki koskocaman günlerin içinde olmayan benliğim, yeterince dikkat çekmiyor ) ben nasıl ve neden üzüleyim ? Değil mi? Yanlış mıyım ? Söyle ?

26 Mayıs 2011 Perşembe

Beyaz

Yine kirleniyor işte bedenim. Tam da düşündüğüm gibi,sen.
Yine kirleniyor işte hayalim. Tam da unuttuğum gibi,ben.
Aslında, o da ben, bu da sen, şu da biz.
Hepsi aynı yerde, ayrı renkte, üst üste, alt alta.
Karman çorman renkler, her şeydeler. Her yerdeler.
Beyaz oldular. Göz alıcı, can yakıcı beyaz.
Ve biz ise, gökyüzünün yıldızsız, aysız mavisinde, ayrılıyoruz rüyalardan.
Başka insanlara, başka anılara.
En uzağımdasın aslında, tam arkamdasın.
Kokunu koklamıyorum,sesini duymuyorum, yüzünü görmüyorum.
Sadece biliyorum.
Sen benim tam arkamdasın.
Acıyı hissettiğim, güveni hissettiğim tek yerdesin.
Gözlerimin en uzağı, aklımın tek barınağındasın.

24 Mayıs 2011 Salı

Ses.132

Ha bi de, gökyüzü hala çok kırmızı ve yıldızsız. Pardon, sadece ben göremiyormuşum yıldızları.
Gökyüzü kırmızı ve çok yıldızlı. Hala geçen sene ki gibi işte.

Ses.131

Bi konuşsak var ya, kim bilir neler duyulacak lan geri kalan insanlar tarafından?
Bu sıralar hiç konuşasım yok Doğu seninle.
Bazen amaçsızlığının ardına, neyi sebep alarak ve neye güvenerek saklanıyorsun, bilmiyorum.
Hani, çok saçma değil mi?
Oturuyorsun tüm gün zamanın ortasına, ağırlığını tamamen alıyorsun kendinden, etrafındakilere yüklüyorsun. Onlardan bişeyler bekliyorsun. İstiyorsun ki, onlar anlasınlar seni, sen onlara hiç bişey anlatmazken. Eh, besbelli ki yanılıyorsun. Ya da doğru yerde değilsin.
Hatırlıyorsun değil mi bu manzarayı? Hayır be, yaşadıklarını değil, şu an gözünün gördüğü manzarayı?
Kombilerin ışıkları, evlerin sessizliği, bahçede ki tek sokak lambasının beyaz-yeşil ışığını?
Neredeyse bir sene geçti üzerinden, bunları anlamlandıralı. Ve sen yine aynı yerde, aynı ışıkta, aynı soğukta, yazıyorsun, yaşıyorsun.
Tesadüf mü sence bu?
Evet, eğer taşınmış olsaydık göremezdim burayı yine.
Ama bu da bi tesadüf. Bir yıl geçti ama sanki zaman bana kaçmış gibi. Üzerimden kocaman bi yıl geçmiş gibi. Ellerimle vahşileştirdiğim, kocaman bir yıl. Hatırlıyorsun değil mi? Ellerin üşüyordu? Heyecandan miden kasılıyordu ? '' Bu şarkıyı da mi'den çalalım hocam! '' Çok detaylı bakıyordun anlatmak için hatıra için seçtiğin hayata. Düşünüyordun, çok detaylandırıyordun. Anlatıyordun, herşeyi kormadan ve korktuğun herşeyi.
' Ne geçti eline ? ' demeyeceğim tabi ki. Yaşadıklarını ' keşke ' diye pişmanlıkla yaftalamıyorsun biliyorum.
Ama gerçekten, ne geçti eline?

---

Canımın içi, sen sanıyormusun ki bi faydası olsun diye yaşıyorum hayatı, bana? Yaşıyorum işte ( ve yine cırcır böcekleri bana çok yakınlar... korkuyorum la böcekten! ) ve bana kalan tek şey sadece tecrübe be Alus.
Hani daha fazlasını beklemiyorum ki. Muhteşem bi hayatım olsun, iyi bi iş sahibi olayım, erken yatıp erken kalkayım (!) gibi. Sadece ne oluyorsa elimden gelenle becerebildiğim, ona razıyım. Ha tabi, yapılacak maddi manevi yardımlara da muhtacım, orası da başka ( Gidersen, bana da bir dengini yolla. ) Çok fazla müdahil olmuyorum kendi hayatıma. Akışına bırak, bakalım nereye gidecek? Akışına bırak, ki akabilsin, doğalca.
Su yolunu bulur diye bi laf var, bilirsin. Tabi bende su değilim orası başka.

---

Neyi bekliyorsun o zaman adam? Müziğini yapabilmeyi mi? Peki müziğini nasıl yapacaksın? Kimse için bişey ifade etmesede, kimseye bişey anlatmasada, sadece senin anlayabileceğin çok güzel melodilerin var. Üzerine biraz boya sürüp, satmak mı istiyoruz ki? Hayır. Ama anlanmak da istiyoruz değil mi? Evet. Bunun için de azcık uğraşman lazım be genç. Otur, derinleştir müziğini. Sen ne kadar etkileniyorsan, o kadar etkilenmeli diğer dinleyen insanlar. Anlatabil yani kendini. Susarak anlanmayı bekleme. Çünkü, kimse seni anlamak istemiyor. İsteyenlerin de ya yeterince zamanı yok, ya da yeterince.... Değiller yani. Tam değiller.. Aslında istediğin gibi değiller sadece. Ve kimsede istediğin için, olamaz her hangi bişey.
Yani işin özü şu ki, anlam olarak farklılaşmak için başkalarından, önce aynılaşman lazım. Benze bi diğer insanlara. Amaçlar koy kendine maddi. Aynılaş, hatta bulursan bi aptal kadın, tak nişan yüzüğünü. Babası ile tanış. Sonra okulunu bitir, sonra askerliğini yap. Sonra ol farklı.. Bırak '' masum '' nişanlını, biriktirdiğin tüm yapaylıkları al yanına, yeni bi hayat yaşa. Hep olmasını istediğin aykırılıkta. Yağmurdan ıslandığı için, nemlenen tahta kokusunun içine sindiği bi evin olsun. Soğuk olsun duvarları, bembeyaz ama ışıkları sarı, ısınma için yansınlar. Kocaman bi koltukta yaşayabilecek kadar tasasız ol sende. Al müziğini eline ve kaydetmeye başla. Çünkü hiç bişey için geç değil. Bazı şeyler için sadece çok erken.

Ses.130

Yapma böyle.
Tamamen git hadi. Arada çıkıp kendin gösterme gölgelerden bana.
Rüyalarını benden uzak tut.
Kendini yalanlardan ve ihmallerden uzak tutamıyorsun. Tamam. Kabul ediyorum artık seni.
Ama beni çekme içine bunların.
İstemiyorum.
'' Eskisi gibi '' diye bişey yok.
Eskiden yaşanan hiç bişey yok çünkü.
İstemiyorum.
Rüyalarından uzak tut beni.
Arada bir çıkıp, beni olmayan bişeye ısıtmaya çalışma.
Özlediğini söyleme bana.
Özleme de.
Ben özlediğimde, gerçekten özlüyorum, sonra çok canım sıkılıyor.
Özleme beni, sevme de.

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Ses.129

Çok korkuyorum sana bakarken kadın. Zaten aramıyor gözlerim seni hiç. Ya da kalbim.
Ama bazen korkuyorum, sana benzeyen birisini görünce. Korkuyorum, çünkü yine yanacak canım.
Korkuyorum, çünkü sen tek'tin. Her anlamda. Teksin.
Korkuyorum, çünkü seninle ilgili her şey yine hücum edecek aklıma, bir anda.
Korkuyorum, çünkü sen varsan eğer aklımda, her şey ağırlaşıyor,evet, hala.
Sana bakmazken bile bazen sana bakıyorum.
Aramasa bile gözlerim, buluyor. Çok normalmiş gibi her şey, buluveriyor hemen.
Öylece, saçma bi hal alıyor tüm zaman.
Yokmuşsun gibi oluşun aslında, çok saçma.
Ya da hiç bişey olmamış gibi oluşu, çok acı.
Tekrar olsun diye düşünmedim hiç ama bunu bi anda atlatması, kabullenmesi, hissedemez hale gelmesi, biraz zaman alıyor. Sana da zaten bunu çok önce söylemiştim...
Şimdi düşünüyorum da, Haziran ayı geliyor...
Yılın yarısı geçti ve ben nasıl olduğuna dair hiç bişey hatırlamıyorum.
Ve merak ediyorum, sende de böyle mi diye?
Gerçekten de böyle mi?
Hani hep hissettirdiğin '' hissetme '' duygun, gerçekten varmıydı?
Yani sende arada sırada hissediyormusun yine acıyı?
Hani denk geldim ya ben o hallerine hep, bi anda donup kalmana ve hatıralarına dalmana.
Bu benim için de oluyor mu?
Ben de senin aklına, ansızın düşebiliyormuyum?
En mutlu anında bile, çok derin nefes aldığında, ben geliyormuyum aklına?
Beni hatırlıyormusun ya da?
Ben seni unuttum kadın...
Gerçekten...
Bana var olduğunu söylediğin her şeyi unuttum ben.
Sadece yansımalar, anımsamalar ve sen olmasını istediğim her şey, aklımda ve derinlerimde dönüp duruyorlar, birbirine çarptığında çıkan her su damlası ise, okyanuslarımı dolduruyor.
Kahretsin ki, yine seninde içinde olduğun bir denizim var, içinde her zaman boğulduğum.
Kahretsin ki, yine sen varsın, yaşıyorsun, ışığın arada vuruyor yoluma.
Hiç hatırlamasam da yüzünü şu anda, imgelerin var hala aklımda.
Kahretsin ki, ben gerçekten dürüsttüm sana.

Ses.128

Birisinin ölümünü düşünmek ya da yaşamak, yeterli bi acı değil mi yahu?
Çığ altında kalmak, soğuktan yanmak.
Evet, gerçekten acı.
Üşürken saplanan ateşler, bedene.
Ölüm hakikatten büyük acıymış, anladım.

Ses.127

Bitti m'ola şam elinin hurması
Gitti m'ola ela gözün sürmesi
Bağdat'ın basra'nın telli turnası
Turna, yârin selam saldı gel deyi

19 Mayıs 2011 Perşembe

Sonu Gelmiş Zaman.

Şefkat zamanla kayboluyor gözlerinden.
Kumları saçılıyor tüm dileklerinin.
Arınıyor kendinden, arınıyor tutkularından.
Bomboş bir kum saati.


Asla harcanmayacak zamanlar birikiyor,
Şeffaflığında gölgesizliğin, parlayan ışıklarla.
Tam üstünde masanın, açılmış kapağından,
Dışarı akan kumları zamanın.
Derin bir nefes alıyor zamancı,
Düşlüyor tüm hayatları.
Bilinmemiş, hatırlanmamış hatıraları.
Gözleri kapanıyor son kez,
Çaresizce veriyor ciğerlerinde ki son havayı hayata.
Ve saatin kumları, yere düşüp saçılıyor dünyaya,
Anlamsız, zamansız, yolsuz, anısız bir yaşam daha sona eriyor.
Ve..
Zaman başka hayatları yaşamak için, toz olup uçuşuyor.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Ses.126

Vay be..
Ağlıyorum lan. Ne kadar saçma değil mi? Ne kadar anlamsız değil mi?
Gerçekten ağlıyorum. Sızlıyor burnum çok fazla. Yanağım nemleniyor git gide.
Çok gereksiz bi zamanlama. Gereği yok, çünkü gerçekten hiç bi sebep yok.
Anlatmadığım bişeyler mi var yoksa?
Düşün biraz adam.
Hadi, bulursan da haber et bana.
Ama düşün.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Ses.125

Hani bazen güvende hissedersin kendini, o kişi yanındayken. Zaten başına bişey geleceğinden korktuğun için değildir bu his de, sadece o var diye gelecek her hangi bişeyden korkmazsın. İşte öyle bişey.
Değişik ama böyle.

---

Uzun aralar verebiliyorum ya seninle arama, işte en çok o hoşuma gidiyor. İstediğimi yapabiliyor olmak seninle, bu çok fazla keyifli. İstersem her gün  görüşürüm seninle, istersem aylarca aramam. Ama en sonun da, özlüyoruz. İşte en güzel kısmı bu.
En sonu.
Özlüyor oluşun, oluşum.
Çok rahat bu sıralar kafam yav.
Gerçekten çok rahat. Yıllardır olmamışım hiç böylesine etkisiz, kendime zararsız.
Keyifliyim.

---

Tabi bi de bugünün sabahında bi film'de figüran olarak oynayacak olmamın verdiği bıddtrik duygu paha biçilemez :) Hem de Milas'a gidicem bunun için.
Hem de pek sevdiğim Tansu'm olacak yanımda!
Eskiden aynı sahnede bir birimize çaldık ama ilk defa birlikte figüran olucaz :)
İşimiz bitince koyacağım fotoğraflarımızı.
İyi geceler en sade olduğum yer.

10 Mayıs 2011 Salı

Weeping Under the Rain

Bitiyor ilk bestemiz.
Çok zaman aldı ama gayet sağlam bi dinlence çıkacak.
Düşündükçe keyifleniyorum :)

5 Mayıs 2011 Perşembe

Ses.124

Çok gereksiz bişey yaptım.
E-Postalarımı kontrol etmek için birazcık vakit ayırdım kendime. Gelenleri okurken, en başta ne var acaba diye düşündüm. Gitmez olaydım.
Kötü hatıralar değil karşıma çıkan, sadece kocaman 5 yıl!
2006 dan bu yana ne kadar çok şey geçmiş başımdam, şaşıyorum şu anda.
Eski sevdiklerimden postalar almışım. Bir çok itirafta bulunmuşum.
Çok güzel ve gereksiz bi tecrübeydi bu.
Ne hissettiğimi bilemesemde şu anda, içimde hiç bir sızı yok.
Bu da eylemimin güzel kısmı oluyor.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Ses.123

Bir kaç gündür yaşamıyorum gibi zamanı. O yüzden anlatacak bişeyim yok. Bazen var gibi oluyorlar ama çok kısa süre içerisinde önemsizler bölgesine gönderiliyorlar hayatımın. Derinliklere biyere gönderiyorum. Bakalım ne zaman ayyuka çıkacaklar? O zamana kadar, yazamazsam, anla beni.