MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

31 Aralık 2014 Çarşamba

2015

Git gide daha da sessiz girilen yıl başı olayına uyum sağlıyorum. Evde anne baba babanne ve ben. Bir de keşke şu televizyon sesi olmasa... 2014'ün son çeyreği epik ötesi olsa da, ilerisi için daha da epiklik bekliyorum. Tabi sadece beklemiyorum, elimden geleni de yapıyorum.
Yağmurlu yağmurlu Alsancak sokaklarında gezdikten sonra, eve gelip uyku mahmuru bi şekilde bekliyoruz gece güne dönsün diye. Hadi bakalım.

30 Aralık 2014 Salı

Eksik

Bir şarkı var, keşke sözleri olmasaymış dediğim. Ilk defa bi şarkının, beni kendi dünyasına değil de benim yaratabileceğim dünyaya götürmesini istedim. Öyle bi tükenmek, öyle bi acı, öyle bi keder, öyle bi kayıp duymadım daha evvel. Uzun uzun dönsün isterdim zihnimde, yankılansın geçene kadar boşluğu.

---

Bunu yazmaya çalışmıştım Boston'dayken. Ama tabletimin ağır muhalefetine dayanamadım ve "öeeaah" nidasıyla vazgeçmiştim. Ve işin acı tarafı ise, hangi şarkıdan bahsettiğimi hatırlayamadım.

Ses.380

Loş ve serin bi odadaydık. Yüzünü yada bedenini gördüğümü hatırlamıyorum. Sadece çok yavaş hareket ediyordum. Ağır çekimde ilerliyordu kollarım, bedenim, ellerim. Ama zihnim daha hızlı düşünüyordu. Sanki birisi kollarımdan beni geriye çekiyor gibiydi.  Gözlerimi olduğun yere çeviremiyordum da. Sadece varlığını hissediyordum, orada bi yerdeydin ama neye benziyordun yada nasıl oraya geldin hiç bi fikrim yoktu. Rüya nihayetinde. Ortasında buluverdim kendimi bi an o odanın. Ve yine tam sana yaklaştığımı hissederken de uyandım. Babacığım sağ olsun :)

27 Aralık 2014 Cumartesi

Ses.379

Veeee yine İzmir'den yazıyorum! Aynı bilgisayardan hem de. Eski arkadaşımla buluşmuş gibiyim, heyecan basıyor hala. Evdeyim, odamdayım, gitarım hala sağlam. Sevdiklerim de hala seviyorlardır beni diye umuyorum. Bi iki gün uyku sorunumu çözdükten sonra onları da öğreneceğiz. Resmen çile gibi geçti yolculuğum, Çarşamba günü akşam 18:20 de çıktım yola, Cuma sabahı 8'de evdeydim. Saat farkının ve uçak beklemenin doruklarına çıktım. Ama nihayetinde evdeyim.

---

Herkesi anlamak, yada herkesle "en" olmak bazen zor oluyor. Zaten böyle bi zorunluluk yokken ben buna çabalayınca karşımdaki "Noluyor arkadaş" diyebiliyor. Haklı zaten. Bazen, kendin olmak zordur. Karşındakine neler yaşattığını bilemezsin. Belki de çekilmez bir kadınsın, belki de sığır bi erkek. Her iki durumda da karşımdakini o haliyle benimsemiş olsam da, sırt dönüp onu o halde kendisi ile baş başa bırakmak benim kafama pek oturmuyor. (Zaten şu da var, seni çekemeyen adam ben isem eğer, benim nazarımda çekilmez oluyorsun ya. Bunu bile bile seni hayatımda var etmeye çalışarak, kendimce vicdanımı da rahatlatıyorum.) Ama tabi sen inatla bunu zorlayınca bazı anları dolu dolu yaşayamıyoruz. O garip oluyor. Halbuki kendini o kadar da sırlar alemine, giz olmanın garip hissine ait görmemek lazım. Herkes sevişti arkadaşım, herkesin gizli saklı anıları oldu, herkesin geçmişine aykırı anıları oldu. Seninkiler emin ol o kadar da mühim değil evrenin içinde. Anca onları duyanlar önemser ise bi anlamı olur iki kişinin arasında. Ha sen ben çalar ben oynarım diyorsan, ona da kabul.

Her şey kabul ama ne fikrim olduğunu da söylemeyince, çatlıyorum arkadaş. Hep bu huy sorun çıkardı hayatımda.

26 Aralık 2014 Cuma

Ses.378

Blog yazıcılığı hayatımda ilk defa seferiyken yazı yazabiliyorum. Boston'dan Amsterdam'a, Amsterdam'dan Istanbul'a, Istanbul'dan da şu an Izmir'e gidiyorum. Baya uzun bi yolculuk oldu ve hala da oluyor. Ama teorik olarak seferiyim.


20 Aralık 2014 Cumartesi

Ses.377

Henüz, aşağıdaki fotoğrafları çekildiğimiz günde hissettiğim duygunun kelime olarak bi anlami yok dilimizde. Olmasını isterdim, çünkü o kadar uzun virgüle sahip olan cümleyi kuracak nefesim yok. Tarif edemiyorum. En basitinden, ölümsüzlüğü keşfetmiş gibiyim.                                                                                                                                                                    




16 Aralık 2014 Salı

Ses.376

" Sen benim güzel düşüncemsin, sen olmazsan nasıl uçarım? "
 
Eksik olan da bu zaten.
Sen benim güzel düşüncemdin, şimdi ben nasıl uçarım?
Nasıl yaşarım?
Nasıl yazarım?
Nasıl çalarım?
Belkide artık toprağı tanırım, toprakta yaşarım.
Bir başkası benden bunu da alana kadar yaşarım, yaşatırım.

15 Aralık 2014 Pazartesi

Ses.375


Işte böyle bişeydi.

Eren'in okulu bitirmesi sebebiyle böyle bi etkinlik yapılıyor tarafımızdan. Kim ölür, kim kalır şu an kesin bi veri yok elimizde. Ama bayılanlar olacak ondan hiç şüphem yok.

5 Aralık 2014 Cuma

Ses.374

"Nothing is more perfect, than the smell of harmony"

Nerede ve nasıl başladı bilmiyorum ama üzerine pek fazla konuşmuştuk bunun. Nedeninin de önemi zaten yoktu, sadece sonuç ile yetinebilirdim. Ve öyle de oldu. Ne de iyi ettin de girdin hayatıma kadın. Hiç olmamış olsaydın belki bilemeyecektim bu hissi ama eğer gidersen bir gün, yokluğun benliğimden de fazla olacak orası kesin. Sahip olduğum en farklı aitimsin. Başka bişeyle betimlenemeyecek kadar isimsiz, sıfatsız benimsin. Anlatamıyorken senin bendeki yansımanı, dibine kadar yaşayabiliyor olmak nasıl keyifli bilemezsin. Hem kimse bilmesin istiyorum o farkı, hem de bağır çağır anlatmak istiyorum. Belki böyle hisseden başka insanlar da vardır hayatta. Ama ben henüz tanışmış değilim. Aksine, yoksunluğundan böyle bişeyin (sadece hayal edebildikleri kadarıyla) şikayet edenleri tanıdım. İsterdim ki, aklının içindekileri görebileyim, onlara da baģlanayım. Hiç bitmeyecek, hiç geçmeyecek anların içinde sonsuzlukla beraber seninle konuşalım. En soğuk havadaki çiğ tanesi kadar çok, en sıcak ateşteki kıvılcım kadar fazla ol isterdim, hep bana nüfuz eden.
Dostum cidden, varlığını kendimden sakınıyorum.
Hep orada bi yerlerde, nefes kadar yakın ol bana.
İsimsiz kal.
Anlamının ismi olmasın, tarif edilemesin,
Tadı bilinmesin.
Neler paylaşıldığı görülmesin.
Sen hep bana özel ol.

3 Aralık 2014 Çarşamba

Ses.373

Hayallerimden birisini gerçekleştirmek üzereyim, lakin o kadar zor bi şarkı var ki önümde, hiç hissetmediğim tedirginlikler vuku buluyor kalbimle akciğerim arasında bi yerde. Ama halledicem. Bu da zihnim ve hayallerimin arasında vuku buluyor.

---

 Ha bir de, şarkıyı ezberleyebilmek için Eren'den şarkının ritim değişiklikerini göndermesini istedim. Lakin bana kendi piyano partisinin notalarını gönderince ilk 10 dakika okuma bilmeyen 1. Sınıf çocuğu gibi hissetsem de, yarım saat sonra okuyup anlamaya başladım notaları. Bir yumurta, çıkış kapısına yaklaştıkça neler yapabiliyormuşum ben onu öğrendim.

23 Kasım 2014 Pazar

Ses.372

" Gözüne bu kadar uzun gelmemişti evine giden yol. Elinde çantalarla yürümesi zor da olsa, elinden geldiğince ( ve belinden ) adımlarını büyük atıyordu. Kapıya geldiğinde kalbi yerinden çıkacak gibi çarpıyordu. Şans bu ki,kapı açıktı, zile dokunmadan girdi binadan içeri. Hala aynıydı her şey, merdivenin altı ıvır zıvız ile doluydu, soğuk  ve nem kokuyordu merdivenler. Evvelden tenine değmesin diye içeri girmeyi bile işkence sayan adam, şimdi ciğerlerine çekiyordu kokuyu. Hızla çıktı katları, çantaları merdiven kenarlarına vura vura, yüzünde aptal bi gülümseme ile. İçerden televizyonun sesi geliyordu kulağına, evdekilerin sesini de bastırarak. Elini tokmağa götürdü, üç kere çaldı kapıyı. "

Ve ona bu kadar hatıra yetti, gözlerini ovuşturdu. Kafasını kaldırıp etrafına bakındı, el yordamı ile limonata şişesindeki suyunu ararken. Ilık ve dinlenmiş suyun tadı daha boğazından geçmemişken arkadaşı çıktı odasından. "Günaydın adam" dedi. Yanıma gelip sarılırken boynuma " Iyimisin adam?" diye sordum, eh işte anlamında elini sağa sola salladıktan sonra su içmeye mutfağa gitti.

---

Her anından memnunum hayatımın da, bi tek çok fazla özledim sizi yahu. Bi tek bu zorluyor beni.


13 Kasım 2014 Perşembe

Ses.371

Bugun en son 5 yil evvel olan bi his belirdi icimde. Artik bittin bende, onu fark ettim. En yukari baktigimda, sadece kendi anilarimi gordum, tertemiz ve pasparlak. Burada ve icerimde bitmissin onu anladim. Mutlu oldum ve derin bi nefes alabildim gunler aylar yillar sonra. Sarkimi da dinleyebildim dinginlikle. Son gecendi benimle birlikte, guzel ve aniden bitti. Fakat huzunsuz oldu.

11 Kasım 2014 Salı

Ses.370

11 Kasım 2014.
Bu günü unutmamak lazım. Gelecekteki en güzel günlerin başlangıcı olabilir. Heyecanla bekliyoruz.

7 Kasım 2014 Cuma

Endless River

Bir tarihe son verirken bizden ve benden hiç haberi olmayan bir iki adam, bu dönem insanları ve ben, Pink Floyd'un son albümü çıkardığı dönemde yaşadık diye adlandıracağız, anlatacağız bilmeyenlere. Pek kıymetli zamanlar, değerini bilmeli.

1 Kasım 2014 Cumartesi

K.B.Y.S. - 5

Holy Mother of the simple one,
When you smile at me you bring me down,
You betray your thoughts.
All your prayers to naught.

Now out of debt, you speak in tongues,
And out of bread, your work is done,
And your dream, absolve.
And your path, dissolve.

And your dream, absolve,
And your path, dissolve

31 Ekim 2014 Cuma

Ses.369

Son Ekim gecesi. Bitti bana özel olduğunu hissettiğim ay. Kardeşim geçen gün her doğumgünümde yağmur yağdığını söyledi. Hiç üzerine düşünmemiştim ama sanırım  haklıydı. Iyi gözlem yapmış benimle alakalı tesadüflerle ilgili. Mutlu etti beni bu tesadüf. Kendimce romantik anlamlar bile çıkarttım.

---

Kendime yine yeni bi gitar aldım. Henüz elime ulaşmadı lakin 3 gecedir elime ilk aldığım hali hayal ederek uyku düzenimi epey sarstım. Hem de 7 telli mat siyah ve seksi bi alet. Davul ile alakalı hiç bi şey almamam da başka bi mevzunun konusu tabi.

---

Güle güle en sevdiğim ay. Her sene seni bekliyorum zorunlu ve isteklice.

26 Ekim 2014 Pazar

Ses.368

Mütevazı doğumgünü gecesi, bi hoş oldu. Alkolsüz,  gürültüsüz hatta sessiz.





---

Az evvel gökyüzünü izlemeye çıktım sokağa. Iki tanecik yıldız vardı, kulağım ise iki tanecik yıldız kadar az bi şarkı. Nasıl da ulaşabildim oraya, bulutları bi anda aşarak. Aynı bu gece gibi sessizdi yüksekler. Yavaş yavaş kayıyordu bulutlar, içlerinde hayallerim ile beraber.

25 Ekim 2014 Cumartesi

Yaş 26

Ve dostum, 26 yaşımdayım!

Daha da diyecek bişeyim yoktur. Yaşlanıyor ve yoruluyorum. Ama değişik bi yıl olacak, onun da farkındayım.

19 Ekim 2014 Pazar

K.Y.B.S. - 4

That's something that you're laughing at me
And I hope you know what it is that you're laughing about
'Cause it won't be long now 'til they're reeling you in
The same situation, the same disappointment you bring

So I hope you're happy with the impression you made
Deep in denial, like you planned it this way
But you're lost to me, like dust I have cleared from my eye
Your words have no meaning, so I stare up into the sky

17 Ekim 2014 Cuma

Ses.367

Burada yaşanacak sıkıntı yok gibi gözüküyor. Belki de henüz yeterince aşina olmadığım içindir. Nasılsa aşinalık beraberinde aynılığı getiriyor ve sıradanlık bunaltıcı oluyor. Henüz maruz kalmadım ama yakındır. Dileğim ise, hiç olmaması.

---

Ha zihnim boş mu?
Hiç değil.
Sadece adlandırmamaya çalışıyorum. İsim koydukça oraya yöneliyor çünkü hayat. Şimdilik susmak en mantıklı yol. Önlem alabiliyorsan ne ala, alamıyorsan anı yasa. Farklılıklar yaratılan yerlerdesin.

---

Yeni gitar aldım kendime. Alışmam, benleştirmem birazcık zor oluyor. Ayrıca teller de elimi acıtıyor, biraz da bu yüzden alışamıyorum. Ama göğsümde hissetmeyi çok özlemişim titreşimlerini, ellerimden çıkan seslerin. Eski seslerimi çalmak daha bi keyifli geliyor hatta. İlham olayını henüz çözebilmiş değilim ama dinlediğim şarkıları oturup çalacak vaktim var en azından.

13 Ekim 2014 Pazartesi

Ses.366

Geçen yıl doğum günümde ne yaptığımı hatırlamıyorum pek fazla. Aslına bakarsak hiç hatırlamıyorum da denebilir.  Bu yıl ise, an ile alakalı olarak mecburen değişik ve unutulmaz olacak. Mutlu geçer umarım. 

---

Storm Corrosion ne kadar güzel bi albüm arkadaş. 

9 Ekim 2014 Perşembe

Ses.365

Bir şekilde sana dokunuyor olmak bana iyi geliyor, artık kabul edebilirim bunu. Korkmuyorum bu fikirden. Sahip olamamak, özlemeye engel olamıyor ne yazık ki. Ehlileştiğin sürece, seni ömrüm boyunca özleyebilirim. Bununla yaşayabilirim. Yeni bi dünyadayım, iki ucunda yaşıyoruz, en uzak. Bu mesafelerin anlamı hiç olmamıştı,  yine yok. Seni hep özleyeceğim, seni her an içimde bulacağım. Ama artık sevemem. Bunu kabul edeceğim.

5 Ekim 2014 Pazar

Ses.364

Sonbaharın gelmesiyle ağaçlardan düşen yapraklarla kaplanmış yollar.
Upuzun binaların sisi delerk gözden kaybolmaları.
Nehir yanında oturup saatlerce izlenesi karşı kıyı.
Sakin ve serinlik kokan hava.
Yürüyerek dinmeyen enerjini harcayacağın birbirine benzeyen fakat farklı olan sokaklar.
Civardaki evlerden gelen, farklı farklı enstrüman sesleri.
Güzel bi yer burası.
Burada yaşayabilirim.
Burada anlamlar yaratabilirim.
Şansımı deniyorum.
Bişeyler yaratmak için tam da ihtiyacım olan şeylere sahibim.
Iyi yoldaşlar, fazlaca zaman ve ilham.

30 Eylül 2014 Salı

Ses.363

Üşüyor muyum. yoksa yağmuda mı ıslandım?
Bilmiyorum.
Sadece, donuyorum.
Kemiklerim üşüyor.

---

Bu gece, buraya Türkiye'de iken yazabileceğim son yazıyı yazıyorum. Çarşamba sabahı gidiyorum, büyük bi başlangıç yapabilmek için Boston'a. İçimde ne olduğunu bilmediğim çok fazla korku ve boşluk var. Halbuki, bildiğim ve elimde olan binlerce de değer var. Ama bilemediğim korku hepsini görmemde büyük bi engel teşkil ediyor. Açıkça ve net, korkuyorum. Fakat neden bilmiyorum. Geçmesi lazım, kalması için zerre sebep göremiyorum. Bakalım neler olacak.

---

Bi hayata nokta koymaya yakınken yapamadığım, bitiremediğim her şey gözümün önüne geliyor. İrkiliyorum. Onları geç de olsa bitirebilmek için adım atıyorum ama o korku hala üstüme üstüme geliyor. Sessizleşiyorum.

---

Sevdiğim insanlar. Gerçekten her şeyi feda edebileceğim insanlar. Sizinle vedalaşamıyorum. Bitmiyor çünkü sizinle ilgili hiç bir anı, her an güzeldi, her zaman daha da güzelleşecek, biliyorum.
Ama söyleyemiyorum.

---

Korkum anlatacağım şeyleri de anlatamayacak hale getiriyor beni. Ne olduğunu bilmediğim korkuyu nasıl tarif edebilirim ki?

---

Özlemeyi alışkanlık haline getirmiş bi adam olan ben, özlemekten vazgeçemiyorum. Yanımdayken bile özlüyorum. Ölüm gibi bişey olsa gerek bu. Asla dinmeyecekmiş gibi. Sonsuz bi boşluk, sonsuz bi özlem. Ardı ardına, devamlı bir şekilde geliyor zihnime.

---

Peki mutlu olabilmem için teşvik mi edilmem lazım sadece? Neden mutlu değilim? Bilmiyorum. Çok öncelerde kararını verdiğim, hayalini kurduğum hayata geçmeden evvel ki bu anlar, beni neden korkutuyor?

---

Her neyse, sonuç olarak gidiyorum. Ve temelli olması için uğraşıyorum. Güzel olacak hayattan evvel, akla gelebilecek her korkuyu düşünmeye çalışıyorum. Ve beni bu dizginliyor, hareket edemiyorum. Durmalıyım.

---

İyi geceler sevgili hayatım. Umarım her şey iyi ilerler.

---

Ve siz dostlar. Size ihtiyacım olduğu için sevmiyorum sizi. Sevdiğim için ihtiyacım var. 

26 Eylül 2014 Cuma

Ses.362

Sevgili dostum.
Anlatacak hiç bir şeye sahip değilim uzun zamandır.
Yaşadığım onca şeye asla haksızlık etmiyorum, sadece bazı anılar yaşanmalı ve orada kalmalıdır.
Anlatılacak olanlar, bitmesini istemediğim ama bi şekilde biten, acısını da asla yitirmek istemediğim şeylerden oluşuyorlar.
3 yıldır çok eğlendim, çok fazla gezdim, çok fazla insanla tanıştım ve çok fazla sevdim. Yine hemde. Eksiksiz olacak şekilde eskilere kıyasla. Ama hala anlamadığım, anlamak için de çok uğraşmadığım şeyler var hayatımda. Geriye çekiyor beni. İçimden büyük bir kısım ilerlemek istese de, o bilinmeyen minik oluşum beni tutuyor. Sırtımda büyük bi ağırlık yaratıyor. Aslında ona istediğim adı verebilirim.
O an, her ne ise canımı yakan, sıkan, beni bölen, o ağırlık o oluyor. O kadar garip ki, şu an dinlediğim şarkı olmasa kulaklarımda, ben bunları yazmayacaktım. Kafamda bunlar yoktu. Bir şekilde, dışarıdan müdahaleler ile şekilleniyorum.

---

Neyse canımın içi.
Ben 1 Ekim'de gidiyorum ABD'ye. Taşınmalı falan bu sefer. Uzun vadeli yaşamaya.
Nasıl bir korku var hiç geçmeyen içimde, anlatamam. Ama bu başarısızlık ile alakalı değil, bilinmezlik ile alakalı. İçerimde bi ses var, kötü gideceğini düşündüğüm hiç bir şey, sandığım gibi gitmeyecek diye konuşan. Ama sesini o kadar kısıyorum ki, duyamıyorum isteyerek. Beklenti oluşturmamak ile alakalı sanırım yine. Bu sefer pek olumlu olmuyor ama.
Kendime verdiğim bi söz var. Eğer yapmak istediklerimi yapamazsam, eskiden (şu an) yaşadığım hayata bir daha dönmek zorunda kalırsam, bir daha çabalamayacağım. Her şeyi olduğu gibi bırakıp, başka bi yol deneyeceğim. Bıktım zira. Sadece kendi yaşadıklarımdan dolayı da değil ha, gördüklerim, duyduklarım maruz kaldıklarım. Yetti anlayacağın. Denemek istemiyorum artık. Şanssızlığa da yoramam şu saatten sonra.

---

Ve yine seninle alakalı olarak kadın;
İhtimallere maruz kalmak, vazgeçememek, hem de sonucunda ne olursa olsun rüyalardaki gibi olmayacağını bilmeme rağmen, beklemek. Çok farklılaştırıcı. Büyük bi kısmım, eskisinden farklı bi hale bürünüyor.
Hoş değil.

23 Eylül 2014 Salı

K.Y.B.S. - 3

Kimin evindeyim elimde bir kırık bitik şişe 
İçindeydi canım kendim kırıp unuttum gizlice 
Kimler aldıysa bulup sakın geri getirmeyin 
Beni kimler sorduysa sizi görüp gülüp gitti deyin 

Çekilin görmem körüm ben 
Onun için bu dünyayı ben ezerim geçerim
Özümdür dönmem sözümden 
Bu yüzden bu dünyada ben sevilir severim 

Kimin evindesin unutuldun mu sende sinsice 
Çözüm sende canim zor mu geldi bu sonsuz bilmece

21 Eylül 2014 Pazar

Ses.361

Evvelden tanıdığım, o an hayatta hiç bi başarısı,amacı,becerisi olmayan insanlara şimdi bakıyorum da, hala yok ellerinde bişey görünen. En azından benim gördüğüm. Sadece olduğunu düşünmekle olmuyor bu işler. Neye güveniyorlar, neye inanıyorlar da hala hala hala devam ediyorlar yaptıkları işe? Müzisyen, oyuncu, yazar, ressam v.s. Bunları olmak, istemekle olmuyor ki. Yada ben ressamım deyince olunmuyor o. Belirli seviyede ortaya bişeyler koymuş olmak ve buna maruz kalan insanların da bunu takdir etmiş olması gerekmez mi? Takdir de etmesine gerek yok, sunduğunu söylediğin ürününü, sunduğunu söylediğin türde değerlendirilmesi yeterli.
Eğer aksi şekilde bi durum varsa, ben ürünümü sunarım ve her hangi bi kıstasta elenmesine gerek yok dersek; Ajdar müzisyen, ben yazar, Kenan Evren'de ressam? Gönül razı mı buna?
Serbest çalışmalar, deneysellikler falan bi yere kadar. Birbirimizi kandırmayalım dostlar. Hele kendimizi hiç. Bişeyler olmayı istiyorsan sevdiğin şeyle alakalı, olmak için çabala. Ömrünün sonuna kadar gerekirse. Ama oldum ben dersen, işte orada ben gülüyorum istemsizce.

20 Eylül 2014 Cumartesi

Ses.360

Akciğerlerim isyan ediyorlar bana. 1 haftadır yataktan arada sırada çıkabilecek kadar sağlıklı bi şekilde yaşıyorum. Öksürmekten ciğerlerim acıyor artık. Nefes alması bile büyük bi uğraş ile oluyor.
Geçmiyor da. Bakalım neler gelecek başıma.

8 Eylül 2014 Pazartesi

Ses.359

Takıntılıyım.
Takıntılı olduğuma da takıntılıyım.
Vazgeçmek bana göre değil, yeni yeni anlamlandırıyorum.
Yazmaya takıntılıyım.
Yazınca iyi olduğumu bildiğim için, ihtiyacım olsa da olmasa da yazmalıyım.
Bişeyler çalmaya takıntılıyım. Müzik istese de canım, istemese de, müzik varken iyiyim, çalmalıyım.
Dinlemeye takıntılıyım. Günlerce, hiç konuşmadan, aynı şarkıyı dinleyebilirim. O şarkı olabilirim, o şarkı benim olabilir.
Yaşamaya takıntılıyım. Ama sadece yaşamaya. Daha iyi olması için çaba harcayamıyorum. Belki ilerde başarabilirim.
Özlemeye takıntılıyım. İhtiyacım olsa da olmasa da özlemeyi seviyorum.
Akla gelebilecek her şeyi özleyebilirim. Çöp kutusundan, hatıralara kadar.
Dramatik hale getirip, eksiklik yaratabiliyorum.
Artık kontrol de edebiliyorum bu hali, daha başarılı sonuçlar elde edebiliyorum.
Ha bir de artık (yine) gidiyorum.
Kararımı verdim, hamleleri yaptım.
Bakalım uzaklar bana neler getirecek.

---

“Dead as dead can be,” my doctor tells me
But I just can’t believe him, never the optimistic one
I’m sure of your ability to become my perfect enemy
Wake up and face me, don’t play dead cause maybe
Someday I will walk away and say, “You disappoint me,”
Maybe you’re better off this way

Leaning over you here, cold and catatonic
I catch a brief reflection of what you could and might have been
It's your right and your ability
To become…my perfect enemy…

Wake up (why can't you) and face me (come one now),
Don’t play dead (don't play dead)
Cause maybe (because maybe)
Someday I’ll (someday I'll) walk away and say, “You disappoint me,”
Maybe you’re better off this way

Maybe you’re better off this way
Maybe you’re better off this way
Maybe you’re better off this way
You’re better of this; you’re better off this;
Maybe you’re better off!

Wake up (can't you) and face me (come on now),
Don’t play dead (don't play dead)
Cause maybe (because maybe)
Someday I’ll (someday I'll) walk away and say, “You fucking disappoint me!”
Maybe you’re better off this way

Go ahead and play dead
I know that you can hear this
Go ahead and play dead
Why can't you turn and face me?
Why can't you turn and face me?
Why can't you turn and face me?
Why can't you turn and face me?
You fucking disappoint me!

Passive aggressive bullshit

---

Maynard, benim yeni en iyi dostum oldun.

1 Eylül 2014 Pazartesi

Ses.358

Birisi ile aynı olmak
Aynı düşünmek
Aynı cümleler kurmak
Aynı yere bakmak
Aynı müziği dinlemek
Aynı şeyi, başka yerlerde, başka insanlarla, başka zamanlarda yapmak var.
Bir de;
Aynı olmaya çalışmak
Aynı düşünmeye uğraşmak
Aynı cümleler kurmak için çabalamak
Aynı yere bakabilmek için fırsat beklemek(yaratmak)
Aynı müziği dinleyebilmeye didinmek var.
Sen olmadan, sen olmayan, sen olmayacak şeylere sahip olmaya çalışmak var.
Bu normal mi değil mi bilmiyorum.
Ama benim elime hiç varken, sen ona sahipsin.
O sana sahip.. Senin çabalarınla
Sen ona sahipsin.. Senin kurgularınla

---

Yarış değildi bu, kazananı yoktu.
Ödülü yok, herkes için aynı anlamı taşıyacak.
Zihnimde beliren ışıklar, senin suretin, senin sesin.
Onlar benim ödülüm, sonsuza kadar.
Varlığın ise, kendine ızdırap, ellerinle yarattığın.

26 Ağustos 2014 Salı

Ses.357 - 26.11.2009

İnsan değil de ağaç olsam.
Dallarımın arasından rüzgar esse yapraklarım, çiçeklerim meyvelerim olsa.
Mevsimleri yaşasam...
Köklerimle toprağın derinliklerine sarılsam.
Kuşlar konsa dallarıma, yuva bile yapsalar...
Böcekler, karıncalar yollansalar içime...
Çürütseler oralarımı , ballarım, sakızlarım olsa.
Gövdeme bir insan yaslanıp uyusa...
Ben bunları hiç bilmesem, sadece ağaç olsam..

---

Bu yazıyı tam 5 yıl evvel bi yerlerde görmüşüm, beni uyandırmış ve anlamlandırmışım.
Bütün takıntılarımın, fikirlerimin, sevmelerimin başlangıcı bu yazıydı.
Şu an hatırladım.
Yazı, pek tabi ki Erkan Oğur'un.
Anlam kelimesini, benim için bu kadar anlamlandıran, bu anlama başlatan kişi de, Erkan Oğur'muş.
Bunu unutmuşum.
Şimşek çakarcasına hatırladım.
Mutluyum, bu yazı ile karşılaştığım için.
Mutluyum, 5 yıldır fark etmeden de olsa, bu yazının anlamıyla yaşadığım için.
Mutluyum, bu yazıyı son 5 yılda yaşadıklarımdan önce gördüğüm için.
Belki başka bi insan olabilirdim, belki de insan olamayabilirdim.
Ben bunların hiç birini artık bilemem.
Sadece bir ağacım, benimle beraberken de yaşayan insanlarımın olduğu.
Yaşıyorum, yaşıyoruz ve alışıyoruz.
Mutluyum.


24 Ağustos 2014 Pazar

Ses.356

Bazı şarkılar var, o şarkıların sahiplerini tanımlamak için kullanabileceğim hissini uyandırıyor bende hep. Ve o şarkılar da bende ne biçim açık yaralar bırakıyor her seferinde, anlatamam.

Opeth - Dirge for November
Porcupine Tree - Anesthetize
Dream Theater - Trial of Tears
Steven Wilson - Raider I-II
Tool - 10.000 Days
Pain of Salvation - Beyond the Pale
Storm Corrosion - Ljudet Innan ( ki bu parça benim en özelimdir )

Hani o grubun tek atımlık hakları olsa kendilerini tanıtmak için, bu şarkılar onlar olurmuş gibi geliyor. Yada bana öyle geliyor. En çok bu abilerin şarkıları vuruyor, en çok bu şarkılar vuruyor.

17 Ağustos 2014 Pazar

K.Y.B.S. - 2

I feel worn out
There's no point drinking
When life slows right down
And holds you up above the water line
So sleep will never come

One last time then
Before I lose you
You don't have to pretend
I know that love for you was just security
There's no part of me in you

15 Ağustos 2014 Cuma

K.B.Y.S.

Bakma bana öyle derin 
Işim olmaz senle benim 
Hiç bu kadarsevilmedin 
Gözlerinden okuyorum 
Haberin yok ölüyorum 

Sorma bana nerelisin 
Ne içersin ne giyersin 
Derdim sana derman olsun 
Ben gönülden okuyorum 
Haberin yok ölüyorum 

Azdı yine deli gönül 
Üzerine geliyorum 
Geçti yine boş bir ömür 
Gözlerinden öpüyorum 
Haberin yok ölüyorum 

Haberin yok ben ölüyorum 
Sen gelirken ben gidiyorum 
Dermanım yok ben ölüyorum 
Ayrılırken ben içiyorum 

(Keşke ben yazsaymışım şarkıları)

12 Ağustos 2014 Salı

Ses.355

Belki bir şiirin içinde karşılaşırız
Sen ve ben
Yalnızlığı anlatırız, aynı dizede
Kelime kelime, harf harf, acı acı

3 Ağustos 2014 Pazar

Ses.354 - OSI



I gave a promise but it's just not enough for you.
I lied and cheated and betrayed all my trust for you.
I ripped my heart out threw it down on the bed for you.
I crawled away and hid in shadows and dust for your love.

Woke up and I wanted to make you my harbour.
(cold light bleeding through the closed blinds deep the quicksand cage the soft hands)
Made up but the moment dies
(her breath threading the still night kiss the cold lips make the time slip)

Cut me down and throw me out.
Shut me down and fade me out.

Spaced out and I touch you to make myself calmer
(cold light bleeding through the closed blinds deep the quicksand cage the soft hands)
You smile but the moment dies
(her breath threading the still night kiss the cold lips make the time slip)

Cut me down and throw me out.
Shut me down and fade me out.

31 Temmuz 2014 Perşembe

Ses.353 - Gula

Yaşıyor musun?
Hala orada mısın?
Beni duyabiliyor musun?
Yada;
Beni hiç duydun mu?

Görebiliyor musun?
Farkında mısın?
Yıldızları görebiliyor musun?
Yada;
Daha önce hiç yıldız gördün mu?
Hatırlıyor musun?

Hissedebiliyor musun?
Ellerimi görüyor musun?
Sıcaklığın hala bedeninde mi?
Belki de daha önce ısındığını hatırlamıyorsun?

Sesini duyamıyorum,
Konuşuyor musun?
Yoksa rastgele anlamlar mı yakalamaya çalışıyorum,
Derin sessizliğinden?

Daha önce hiç beni gördün mü?
Gözlerime baktın mı?
Aynı yerde bulunduk mu?
Aynı fikirde buluştuk mu?

Tek bir rastlantı yeter mi?
Yoksa her şeyi planlamalı mı?
Anlattığım hiç bir şey mi?
Yoksa ardımda kalan her şey mi?

Yaşıyor musun?
Hala orada mısın?
Hala orada mıyım?
Hiç oraya varabildim mi?
Hiç beni hisseti mi kalbin?
Hiç aitsiz kalacak diye korktu mu kalbin?

Belki benden hiç kaybolmamışsındır
Belki ben seni hiç bırakmamışımdır
Belki de ben seni hiç alamamışımdır
Sadece bir yansıma,  belki bir gölge

Yolda yürürken elimi tuttun mu?
Yağmurda ıslanırken göğsüme yaslandın mı?
Gözlerin ıslandığında, bakabildin mi bana?
Peki o şarkı hiç bitti mi?
Yada;
O şarkı hiç başladı mı?

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Ses.352


Kendisi, Epikriz ile çıkaracağımız albümden bir şarkının ham davul kaydının videosudur. Ham olduğundan dolayı sesler kamera sesidir. E doğal olarak da müzik yoktur. Tek çalışta kaydettiğimi de buradan anlayabiliriz. Benim çok hoşuma gidiyor bu şarkı, bir de müziği duymanız lazım :)

25 Temmuz 2014 Cuma

Ses.351

Birbirimize bakarak anlaşamıyoruz kadın. Konuşmadıkça da anlayacak değilim seni. Öküz gibi birbirimizi izleriz sadece. Öyle beklenti içinde olup, hiç bişeyler söylememek çözüm değil. Beni daha daha daha da çok geriyor, haberin olsun

22 Temmuz 2014 Salı

Ses.350

20-21 Temmuz'da Epikriz'in ilk albümü için davul kayıtlarına başladım ve bitirdim. Bedenen pek yorucu olmasa da zihnen emdi bitirdi olan her şeyi. Ama keyifliydi. Ali Kadir olmasaydı bitemezdi de, sağ olsun, var olsun. Manevi bi abiden de ötesi.


Videoya da kaydettim tüm aşamaları. Şarkılar basılacak hale geldiğinde iki yada üç şarkıyı video ile senkronlayıp salacağım internet alemine. İlerde işe yarar.


12 Temmuz 2014 Cumartesi

Ses.349

Yine aynı şarkılara takıldım durdum arkadaş. İlerleyemiyorum resmen. Tıkandım kaldım. Gerçi şarkılar çok güzel, insanı ağlatacak kadar güzel hatta. ( Ayrıca şu an ezan okunuyor ) Belki güzeller diye takıldım kaldım.

The Who - Reign Over Me
Pain of Salvation - Chain Sling
Steven Wilson -Insurgentes
Opeth - I Feel The Dark
No-Man - Togather We're Stranger

Uykusu varsa uykusu kaçar insanın. Mutluysa eğer kederlere, karanlıklara gark olur durur. Vahim bileşenler oluşturuyor şarkılar anlayacağın. Ama denk gelirsen eğer, yada boş vaktin falan varsa yanında, otur dinle. 30 dakikayı geçmez muhtemelen. Kafan rahatlayacaktır eminim, yada iyice kötü olacaktır. Belli olmaz.

4 Temmuz 2014 Cuma

En Yakın Yabancı

Sokağa çıkalım, tanıdık olmayan
Uzun uzun yürüyelim, yorulana kadar
Dokunmadan bakalım gözlerimize
Yıldızlar görünene kadar, gözlerimizde.

En yakındaki yabancı
Sen ve o
Ben ve renkler
Sen ve sesler
Ben ve dingin nehir
Sen ve soğuk rüzgar

Paylaşmadığımız tüm zamanlar
Benim olsun
Yaşadığımız her anı
Sana hatıra

Banklara oturalım, az evvel ıslanmış
Birbirimizi dinleyelim, konuşmadan
Ve ellerini hissedeyim, dokunmadan

En yakındaki yabancı
Sen ve ben
Ben ve sesler
Sen ve mavi
Ben ve derin deniz
Sen ve ıssız köşe

19 Haziran 2014 Perşembe

Ses.347


Ivory'ye teaser yaptık. Çok güzel oldu, çok da iyi oldu. 22 Haziran'da İstanbul'da bi festivalde çalacağız yakın vakitte. Temmuz sonu gibi de yine bi minimal turne ayarlayıp gezicez ülkeyi. Bu kadro ile hemde.

15 Haziran 2014 Pazar

Ses.346

Saat 4'de mesaini bitir. Teyzene git. Yemek ye. Sonra Eren'i havaalanından alabilmek için paraya ihtiyacın olduğunu fark et ve babandan para almak için İzban ile Halkapınar'dan Karşıyaka'ya git. Karşıyaka'ya vardığında ise babanın Dikili'de olduğunu öğren. Sonra aktarmayı kaçırmamak için tekrar İzban ile Karşıyaka'dan Halkapınar'a git. Orada yarım saat kardeşinden para bekle. Para gelsin, sonra İzban'a tekrar bin. Ama ters istikamete doğru. Yolun neredeyse tamamını gittikten sonra Şemikler'e geldiğini fark et. İzban'dan inip karşı durağına geç, orada yine İzban bekle. Sonra Halkapınar'a varınca Feyza'nın orada olmadığını fark et ve İzban'dan in. Onu bekle. Sonra saat haddinden fazla geç olduğu için havaalanına da gideme. Sonra tekrar İzban'a bin ve Karşıyaka'ya geri gel.

Bugün bunlar oldu 2 saat içinde. Beynimi bi yerinden çıkartıp, sabunla falan yıkadıktan sonra tekrar yerine koymam gerekiyor sanırım.

31 Mayıs 2014 Cumartesi

Ses.344




Bu şarkıdan haberin olsun isterdim.
Nasıl ederim, nasıl dinletirim bilemedim.
O yüzden de burada.
Belki duyarsın ve bi gülümseme gelir yanaklarına.
Hep özlediğim, ama hiç göremeyeceğim.

29 Mayıs 2014 Perşembe

The Who - Love reign over me





Ve ne güzel bi tesadüf ile çıkmıştın karşıma. Film daha da bi anlamlı olmuştu benim için. Dümdüz asfalt üzerinde sabaha karşı sallana sallana yürümek istiyor insan bazen.

Ses.343

Birilerinin sana çirkin olduğunu söylemesi gerek.
Fikirlerin çirkin, hayallerin çirkin, sevgin çirkin, umudun çirkin, sevincin çirkin.
Ama sen çok güzelsin.
Hala.
Eskisi gibi.

(Dün yazmaya çalışırken sayfanın aniden kapanması sonucu bugün yazabildiğim yazıdır kendileri)

27 Mayıs 2014 Salı

Ses.342





Ve şu şarkı da ise ömründe dans edememiş bi adam olarak, dans edesim geliyor.

Bu da burada not olarak kalsın.

Ses.341

Uzunca zaman sonrasında Andy McKee dinleyeyim dedim. İyi ki demişim, zira unuttuğum bi hissiyatmış o müziği dinlemek. Başlı başına bi hismiş hatta. Neler hissettiğini tarif etmeye çalışınca da değişik sonuçlar çıktı tabi. Ortak noktalarını ben bulamasam da ben de oluştuğundan ilk ortak noktanın ben olduğumu düşünmem çok da kötü bi başlangıç olmaz sanırım.
Evvela nedense Gryffindor ortak salonunda şömine başında oturuyormuşum hissi oluşturdu :) Daha evvel oturduğumdan da değil ha, Harry Potter okurken dinlerdim evvelden. O anlar canlanıyor içimde hep.
Mavi mavi manzaralar geliyor gözümün önüne. Gökyüzü, okyanuslar, gözler, dümdüz kurak araziler. Yürümek geliyor aslında biraz. Konuşmak geliyor aklıma, amaçlı amaçsız, sevdiğin insanlarla yapılan ama sonu olsa da olmasa da konuşacak bişeyler bulduğun insanlar.
Öğlen uykusu geliyor birazda. Güneş oturduğum binaya vururken, hem uyuduğun için ürpertici bi soğuk, hem de camına vuran güneş geliyor aklıma. Sessizlik geliyor en sonunda da, öyle düşünmeden boş bi şekilde ağaçların altında oturup uzağı izlemek gibi. Ağaç yapraklarının seslerini saymazsak tabi.

6 Mayıs 2014 Salı

Ses.340

İzmir yine güzelleşmeye başladı. Gidenler geri geldi, geliyor, gelecekler. İlk olanla son olan kesişecek gibi bi his var içimde.
Güzel şarkılar dinliyorum, daha evvel dinlemediğim ve kimseyle de paylaşamadığım. Ki bu sefer paylaşsam da kimse anlayacak gibi de değil. O yüzden daha rahat kafam. Basit sorunlar yaratıp basitçe çözmemeye başladım. Daha etkili oluyor büyük sorunlarla başa çıkmaktan.
Ha bi de annemle babam tekrar birleştirdiler hayatlarını. Değişiklik güzel hissediliyor buralarda. Güzel planlar da yapmaya başladık ailece. Bakalım ne zaman oluşacak şartlar.

18 Nisan 2014 Cuma

Ses.339

An geliyor ve yokluğun aklıma geliyor ya, o an idrak edemiyorum neden yok olduğunu. Tüm yok olan insanlarım, hepinizi tek tek, aynı akşam hatırlamak çok zor oluyor. Belkide sadece yoksun diye kazınıyorsun aklıma. Yada kazandığın günden sonra yok oluyorsun.

6 Nisan 2014 Pazar

-Tatil-

Epeydir yazamadım yine. Geçerli sebeplerim vardı pek tabi. Amerika'ya gittim arkadaşımı ziyarete. 20 gün kaldım evinde, misafir etti beni. Değişikmiş oralar, görüp tecrübe ettik. Kalınasıymış, onu öğrendik. E bunun için de bişeyler yapmaya başladım. Daha epey var planıma göre ama sanırım taşınıp gidicem oralara. Bakalım bu sefer neler olacak.

8 Mart 2014 Cumartesi

10.000 Days

Listen to the tales and romanticize,
How we'd follow the path of the hero.
Boast about the day when the rivers overrun.
How we rise to the height of our halo.

Listen to the tales as we all rationalize
Our way into the arms of the savior,
Feigning all the trials and the tribulations;
None of us have actually been there.
Not like you.

Ignorant siblings in the congregation
Gather around spewing sympathy,
Spare me.
None of them can even hold a candle up to you.
Blinded by choice, these hypocrites won't see.

But, enough about the collective Judas.
Who could deny you were the one who
Illuminated your little piece of the divine?

And this little light of mine, a gift you passed on to me;
I'm gonna let it shine to guide you safely on your way,
Your way home ...

Oh, what are they going to do when the lights go down
Without you to guide them all to Zion?
What are they going to do when the rivers overrun
Other than tremble incessantly?

High is the way, but all eyes are upon the ground.
You were the light and the way they'll only read about.
I only pray, Heaven knows when to lift you out.
Ten thousand days in the fire is long enough;
You're going home.

You're the only one who can hold your head up high,
Shake your fists at the gates saying:
"I've come home now!
Fetch me the spirit, the son, and the father.
Tell them their pillar of faith has ascended.
It's time now!
My time now!
Give me my, give me my wings!"

You are the light and way that they will only read about.

Set as I am in my ways and my arrogance,
(With the) burden of proof tossed upon the believers.
You were my witness, my eyes, my evidence,
Judith Marie, unconditional one.

Daylight dims leaving cold fluorescents.
Difficult to see you in this light.
Please forgive this bold suggestion, but
Should you see your Maker's face tonight,
Look Him in the eye, look Him in the eye, and tell Him:
"I never lived a lie, never took a life, but surely saved one.
Hallelujah, it's time for you to bring me home."

6 Mart 2014 Perşembe

Ses.338

Neredeyse 5 yıl olacak.
Neredeyse 4 yıl olacak.
Neredeyse 5 ay olacak.

Hepsinin sonu da keşke ile bitiyor.
Yine aynı soğuk taşa basarak, yine aynı ağaçlara bakarak, yine aynı kadını düşünerek geçiriyorum o nadir anları. Kırmızı bulutlar, sabahı bana getiren gözler aklımda,  işin kötüsü ise kalbimde. Keşke son kez öpseydim seni. Ve sonra bir son kez daha. Ve bir son kez daha. Daha uzun sarılmayı dilerdim zamandan, o an bizde olmayan. Tesadüf mü bilmiyorum ama yaşıyorum yine benzer hatıraları.
Keşke artık yaşamasaydım diyerek her defasında.

5 Mart 2014 Çarşamba

Ses.337

İhtiyacın olanı aramayı bırakma.
Yaşadığın hayat sana hediyeler vermeyecek.
Çünkü hayat kimseye hediye vermez.
Sen bulursun, sen kıymetli yaparsın.
Yalnızlıktır hep korkutan seni,
Aslında en yalnız olmadığın zaman.
Gözlerini kapatıp düşleme,
İşe koyul gerçek yap şatoları.
Ve unutma da, yanında olan birileri olduğunu.

4 Şubat 2014 Salı

Ses.336

Beklenmedik değil de ani kararlar aldım buraya yazmayalı bişeyler dostum. Kararlardan evvel yaptığım şeylere gelecek olursak;
Yeni bi grup kurduk. Dream Theater ve Steven Wilson şarkıları çalarak 3 şehir gezip 4 konser verdik.
Gezerken de fark ettim ki hayatım hep böyle sürse, zerre şikayet etmeyeceğim ( ki buna istinaden kararlar almış bulunmaktayım ) ve bel ağrıma rağmen mutlu yaşayacağım. Çok eğlendik dostum, anlatılacak gibi değil.
Anlatabilirmiyim diye düşündüm bi şöyle, hakikatten olmadı.

https://www.dropbox.com/s/8pr4uzg21vuus4x/2014-01-16%2017.41.51-1.jpg

https://www.dropbox.com/s/jble4517c7o0y8a/Messenger_5826076795374766655_13890449513014805.jpg

---

Hala aynı işteyim ve yaklaşık 10 aydır da çalışıyorum. Ki bu yakın vakitte değişecek. Sıkıldım. Bunaldım. Her gün aynı yere gidip oturmak beni öldürmeye başladı. Gözlerim bile bozuluyor yavaş yavaş.

---

Ve planlarımın bi kısmı artık gerçekten ülkeden uzağa gitmek ile kesişiyor. Evvelinden bi dostumu ziyaret amaçlı Boston'a gideceğim. Sonra, plana sadık kalırsak ( ki planımız sadık kalmak üzerine kurulu ) 2015'te Boston'da yaşamaya başlayacağım. Benim gibi hedefsiz yaşayan bi adam böyle bi işin altına giriştiyse yapamaz diye düşünülebilir ( ki normaldir ) ama yalnız olmayacağım. Dostlarım olacak yanımda, beraber müzik yapabilceğim.

5 Ocak 2014 Pazar

Ses.335

Ve az evvel denk geldi de başıma anladım;

Anlatacak şeyler yaşadıkça, aktarabilmesi daha kolay oluyormuş an'ı.

Yoksa mevzu artık yapamamak değil, yapacak bişeylerin olmamasıymış.
Şu sıralar yani

Ses.334

Belimin ağrısı mütemadiyen devam ediyor bu aralar. Artmaması için ne yapacağımı bilmemekle beraber aklıma gelen her şeyi de yapıyorum. Ki aklıma gelen şeyler de genelde denenmiş ve kabul edilmiş tedavi yöntemleri değil. Çünkü o yöntemlere dair bi fikrim yok. Deniyoruz ve göreceğiz sanırım.

---

Bişeyler daha yazayım istedim ama yeni ve farklı hatıralar ve anılar yaratamadığım için problemlerim de genelde iki yıldır olduğu gibi süregeliyor. Beste yapamıyorum bu aralar, söz zaten yazamıyorum. Zihnen yalnızlık giderilecek bi hal olmaktan çıkıyor git gide.