MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

31 Mart 2011 Perşembe

Hallenmek

Kendi kendime halleniyorum.
Hallenmek.
Hal.
Hal olmak.
Bi hal olmak.
Kendi kendime bi şeyler hissetmek.
Kendi kendime bi şeyler yapıyormuş gibi yapmak.
Mış gibi yapmak.
Kendi kendime konuşmak.
Kendi kendime cevap vermek.
Seviyormuş gibi yapmak.
Hal.
Halleniyorum.
Düşünüyorum.
Hadi ben gidiyorum. Görüşürüz.
Geleceksen haber ver, bekleyeyim.
Valla.
Yine halleniyorum.
Hallenmek.
Halden hale, tek başına geçmek.
Su,buz,buhar değil.
Düşünmek, düşünmemek, az düşünmek, çok düşünememek.
Falan filan.

30 Mart 2011 Çarşamba

Ses.92

Sadece yanılmaktan sıkıldım biliyormusun¿
Hani varlığın yokluğun bazen bir aslında.
Ama yine yanılmamak için tutunup duruyorum eskilere.
Yoksa caysam mı kendimden lan¿
Olabilir galiba bu ihtimal.
Ve de hiç fark etmediğin şeyler var ya, işte onları gözüne sokmak varmış.
Belki de fark edip de hiç bana belli etmediğin şeyler.
Her neyse.
Hakkatten sıktı bu durum.

28 Mart 2011 Pazartesi

Ses.91

Kocaman çam ağaçlarıyla süslenmiş sokağı, upuzun ve dümdüz bir yol ikiye bölüyordu.
Kaldırımları siyah beyaz taşlarla süslenmiş, değişik desenler çıkartılmıştı. Yan yana yürüyen insanlar siyahlarına basarak yürümeye çalışarak eğlenirlerdi tüm cadde boyunca.
Aslında insanlarla kaplı olması gerekecek kadar güzel ve eşsiz olmasına rağmen, sokak, çok az insan görüyordu gün içinde.
Az evvel oynadığı oyun parkında yeterince terleyip eğlenen çocuk, babasıyla el ele kaldırımda yürürken dondurma istedi yolun karşısında ki dondurmacı adamı görünce.
Boğazları çok sık şişip onu hasta ettiği için, babası her dondurma istediğinde oğluna dondurmacıdan dondurma külahını alıp ona verirdi. Çocuk ise kırgın kırgın yerdi dondurmaymış gibi külahı, babasının elini bırakmadan.
Kaldırım kenarında, çocuğu pek fazla korkutan, boyunun 3 misli derinliğinde olan bir eğime, merdiven iniyordu.
Babası bi an durdu ve merdivenden aşağı indi, oğlunun resmini çekmek için.
Çocuğu yaklaştırdı yükseltinin kenarına ve bi iki kare fotoğraf çekti.
Ardından makinasını boynuna asarak, oğluna kucağına atlamasını söyledi.
Çocuk ne yapacağını bilemeyip atlayıp atlamamayı düşünürken babası yineledi isteğini.
Ve çocuk, o pek korktuğu yerden gözlerini kapayıp atladı.
Babasının onu tutamama ihtimalini, düşüşün her anında milyonlarca kez hatırlamasına rağmen babası onu kolayca yakaladı. 
Yanağından sıkıca öptü ve merdivenleri gerisin geri tırmandı gülerek.
Belki külahında dondurma yoktu çocuğun, ama onu asla yanıltmayacak bi insanı vardı hayatta.


---


Sana saygı duyana, ihtiyaç duymamak çok acıklı değil midir¿
Seni kendi yerine koyan, sözünü dinleyen insanı kaybetmeyecekmiş gibi yaşamak, vicdansızlık değil midir¿

26 Mart 2011 Cumartesi

Ses.90

Evin üst katındaydı adamın odası. Ailesinin geri kalanından ayrı kalmayı seviyordu adam.
Kendi musluğu vardı, kendi sabunu vardı. İstediği gibi dağınıktı odası, gitarları 3 kişilik yatağının üstünde yatıyordu o yatmadığı zamanlarda.
Dağınıktı yani.
Müziği vardı o zamanlar yüksek sesle dinlenen.
Tek başına oturup da sadece müzik dinleyerek geçirdiği zamanları da hatırlıyordu.
Penceresi yoktu küçük odanın. Çıkartıp atmıştı yaz geldiği için, kapatmıyordu çünkü hiç.
Posterleri vardı her yerde, istediği renk boyamıştı duvarları da.
Arkadaşları gelirdi odasına ve beraber uyurlardı kocaman yatakta.
Ne zaman ki sıkıntılar yaşamaya başladı o odada, korktu adam.
Çünkü tek mutlu olduğu yeri, kötü anılarla dolduruyordu istemeden.
Ve neler yaşamadı ki orada...
Neler neler...
Anlatamaz kimseye, sadece bilir.

25 Mart 2011 Cuma

Ses.89

Gece uyuması gereken saatten daha erken yatıp, kalkması gereken saatten daha erken kalkan adam, uyanır uyanmaz saate baktı.
Hala uyuyabilirdi ama aklı yerinde değildi.
Bi anda neden uyandığı aklına geldi.
İyice kaçtı uykusu ve kalkıp yapacak daha iyi bişeyler bulmaya çalıştı.
Mutfağa gidip su içti, geri gelip gitarını aldı eline, çaldı öylesine bişeyleri.
Hala aklında, neden yanlız olduğunu düşünüyordu.
Neden aramadığını onu düşünüyordu.
Sakınacak kendini, saklayacak çok bi şey yoktu halbuki.
Sadece yanına gidip, bakacaktı yüzüne...
Belki konuşurlardı biraz.
Neyse, saat zaten aramak için onu çok geç diye düşünüp, annesinin yaptığı keklerin pişmesini beklemeye karar verdi.
Ve gitarını bu sefer almadı eline.
İstemedi bi an, yokluğunun etkisi ile çıkacak yeni melodileri.
Varlığı, uzun bir sessizlikle çok daha güzel olurdu, emindi..

23 Mart 2011 Çarşamba

Ses.88

Çok fazla benden bir şeyler yazmak isterim.
Okunduğunda anlanacak
Anlandığında yanıma gelinecek.
Ama cümle kurmak kendimle ilgili,
Çok zor geliyor bana bugün.
Başkası konuşsun yerime.
Ne derlerse kabul.
Yeter ki, anlayın beni.

Cover My Eyes

I've got my hands out in front of my face
But I can hardly see
I've bathed myself in holy water
But it doesn't bother me

Under my skin, upon my head
Inside the walls, beneath my bed
My black and whites are turning red

Cover my eyes and tell me
Am I really blind
Cover my eyes and tell me
Have I lost my mind

I've got my fingers to the blade
But I can't feel a thing
Open my eyes in salty water
But it doesn't even sting

Under my skin, upon my head
Stuck in my throat, beneath my breath
My black and whites are turning red

Cover my eyes and tell me
Am I really blind
Cover my eyes and tell me
Have I lost my mind
Have I lost my mind
Have I lost my mind

Under my skin, upon my head
The lunatic is playing dead
My black and whites are turning red

Cover my eyes and tell me
Am I really blind
Cover my eyes and tell me
Have I lost my mind

Cover my eyes and tell me
Am I really blind
Cover my eyes and tell me
Have I lost my
Have I lost my mind
Have I lost my mind
Have I lost my mind

21 Mart 2011 Pazartesi

Ses.87

Sabah oluyor yine ve sessizlik artık çoğalmaya başladı kulaklarımda.
Sanki eski kasetçalardan bir kaset dinlemişim ve sonu gelmiş.Hoperlöre yaslamışım kulağımı ve o sesi dinliyorum. Dip sesi var zamanın.Çok boğucu bir ses. Saat sesinden bile boğucu. Hafif bir rüzgarla havalanan sahil kumları sanki beynimin içine giriyor ve ısıtıyor düşüncelerimi. Etrafıma bakmaz zorunda kalıyorum bu yoğunluktan dolayı.Sanki birisi konuşacak birazdan yanımda. Halbuki kimsem yok şu anda. Tek başıma zamanın geçmesini bekliyorum. Zamanı dinliyorum, yıldızsız gök yüzüne bakıyorum, ışıksız ufukları gözlüyorum evimden. Çok yanlız bir yer burası. Düşünceleri bile garip. Yanlızlığından memnun gibi.  Belki inanırsın bu dediğime, beni görmediğin için. Ama inan asla bu kadar ihtiyaç duymadım birisine. Çok bişey de istemiyorum birisinden, yanımda dursun yeter. Evet, ağaç gibi ya da şu duvar gibi. Omzuma dokunsun vücudu ve ben yine susayım. Zamanı dinleyeyim.
Sadece bunlar tek başımayken çok uzun vakit alıyormuş gibi geliyor.

---

Ve olanlar, şu anda hayatımda, sanki zamanı şaşırmış gibiler belirmek için. Zamanlama hatası çekiyorum dert olarak. Başıma gelenlerden, söylediklerimden, yaptıklarımdan ya da yapacak olduklarımdan pişman değilim ve olmayacağım. Ama yeri ve zamanında bi gariplik var be.
Bazen beynim uyuşmuş, çalışmamaya müsait, his patlaması yaşamış bir haldeyken gitarı elime alıyorum ve sanki birazdan mutluluktan katmerlenecekmişim gibi müzikler çıkıyor. Ağlıyacağım lan ben birazdan! Ne biçim bir şey çıkıyor ortaya! Tamamen ters o an ki Doğu'ya.
Güne erken başlamam gerekiyor bazen, saat 8 de kalkmam gerekiyor ama ben saat 8 de uykuya geçiyorum, 15 saat uyuyup uyanıyorum ve ne yapacaksam gün içinde hepsi erteleniyor. Tamam, gün içinde yapacaklarımı erteleyemeyecek kadar sıkışık bir günüm yok belki, ama yine de planlarını gerçekleştiremiyor olmak, hemde boktan sebeplerden dolayı gerçekleştiremiyor olmak, kötü değil mi¿

---

Yine seni düşünüyorum biliyor musun¿ Yine dememin sebebi, şu anın dışında da seni düşünüyor olmam aslında. 1 saat evvel de seni düşünüyordum. Saat 17'de uyandığımda da yorganı daha üstümden atmadan da aklıma sen geliyordun. Özlüyorum biraz. Merak ediyorum acaba ne oldu bugün sana diye. Ya da anlattıkların ne sonuç verdi sana diye heyecanlanıyorum.
Uyumadan evvel de, sen geliyorsun aklıma. Konuştuğumuz o sıkışık ve başkalarıyla dolu, ama sen içinde olduğun için özel olan zamanlar geliyor. Acaba uyuyormusun diye merak ediyorum. Ya da bana söylediğin gibi seninde aklına düşüp düşmediğimi merak ediyorum.
Aslında tamamen seni yaşıyorum, sen olmadan yanımda. Daha bi farklı ama daha evvel hissettiklerimden. Bi ihtiyaç duymuyorum sana. Ya da sensizlik beni korkutmuyor.
Biliyorum sanırım, ihtiyaç duyduğumda, veya sensizlik olduğunda benim hayatımda, sen hemen gelirsin ve tersine çevirirsin tüm o anları. Yaparsın bunu benim için, hissediyorum.

20 Mart 2011 Pazar

Ses.86

Gök yüzü ay'a emanet.
Çok büyüksün dolunay.
Korkutuyorsun beni.
Yansıtıyorsun beni.

19 Mart 2011 Cumartesi

Ses.85

Bir anda karşına çıkan, saçma sapan bir andan kalan, saçma sapan bir hatıra,bir şahit..
Ne kadar sıkabilir birisinin canını anlatmakla cahillik etmiş olurum. Bir çoğunuz bilirsiniz.
Bazen hafızanın derinliklerine itmişsindir o zamanı ve bi anda, göz kırparken aklına gelir.
Neyi düşüneceğini bilemez işte o zaman insan.
Saçma sapan durağanlığa mı, eski yaşanmış ve şu anda değersiz o an’a mı üzülsün, bilemezsin.
Ve öylece kalakalırsın.
Başka başka şeyler gelir aklına.
Olsun diye umduğun güzel şeyler…
Hiç yaşamadığın hatıralar canlanır bi anda.
Ve işte o zaman, sıçmışsındır.
İşte sıçtım.
Çok gereksiz di mi?

18 Mart 2011 Cuma

Ses.84

Islanasım geldi.
Bambaşka bir zamanda, bambaşka bir kadının kollarında.

---

Yağmur ne güzel yağıyor
Rıhtımsız kumsallar gibi

Sakın sorma neredeydin kaç zamandır
Dur sorma özledim seni
Yağmuru dinle damla damla yüreğinde
Sessizce sarıl boynuma

Özlemin yanardı gecelerde
Çok uzak soğuk şehirlerde
Şarkılar söylerdim aşkımıza
Aşığım sana aşığım hala

Yağmur ne güzel yağıyor
Öyle kal yanımda

17 Mart 2011 Perşembe

Ses.83

Dünyam artık daha sessiz.
Sadece dinlemek lazım, amacı varmış gibi hayatımı.
Sessiz kalıyorum artık.

16 Mart 2011 Çarşamba

Ses.82

Dengeleniyorum.
Bir yanım eksiliyor, diğer yanım çoğalıyor.
Kaybettiklerime ağlarken, yeni edindiklerime gülemiyorum.
Ne kaybetmeyi istiyorum ne de kazanmayı.
Bende olanları yitirmeyeyim, yeter...
Dengelenmek istemiyorum.

14 Mart 2011 Pazartesi

Ses.81

Gittim ve döndüm.
Uzun zamandır yapmayı ertelediğim ziyaretimi yaptım ve geldim.
İçim rahat, özlemimi giderdim.
İyi de eğlendim.
Daha ne olsun.

10 Mart 2011 Perşembe

Ses.80 ( Sessiz )

http://yourlisten.com/channel/content/84851/Sessiz

Te bu da bu geceki akıntı.

Ses.79

Aldığım kararları, artık biraz daha az düşünerek mi alsam acaba¿
Hani o hep bahsettiğim ''doğallık'', çok düşünüp kafa yorduğum için bozuluyor olmasın¿
O yüzden bazen boka sarıyor olmasın hayatım¿
Ama hep sanırdım ki, ilk duyulan ve görülen doğaldır.
Benden başkası için yani.
Benden çıkınca doğaldır derdim.
Benim kafamdayken fikir,insan,düşünce,müzik işlenebilir durumdadır.
Daha hamdır.
Müdahale edilebilir.
İkileme düşmemeliyim bu konuda.
Ama birisinin bana hangi yolun daha güzel olacağını göstermesi lazım.
Göstermesi içinde yanımda olması lazım.
Yanımda olması için de zaman lazım.
Zaman için ise sabır.
Sabır için ise ne lazım bilmiyorum.

9 Mart 2011 Çarşamba

Ses.78

Bir şeyler yaratmaya ihtiyacım yok.
Oldurmaya hiç ihtiyacın yok.
Yapma Alus.

6 Mart 2011 Pazar

Ses.77

Özlüyorum hiç hatırlamadığım insanları.
Hatırlıyorum hiç özlemediğim insanları.
Uyandırın beni.
Çok uzun geliyor zaman bana.

5 Mart 2011 Cumartesi

Rın rın rın rınn!

Pek eskiden çok farklı hislerle yaptığım bi melodiyi, şimdi yeniden düşünerek ve başka duygular hissederek düzenledim.
Ne kadar güzel olduğunu ise sanırım 1 hafta içinde anlatabilicem.
Çok gaza geldim gece vakti.
Sevgili günlük :D

Ses.76

Her zaman yaptığım, söylediğim, dinlediğim, baktığım konuştuğum, v.b. şeylerle hatırlanmak istemiyorum.
Sadece DT dinleyen adam olarak hatırlanmak istemiyorum.
Ya da sadece Adalya'ya giden adam.
Ya da davul çalan o adam olarak anılmak, hatırlanmak istemiyorum.
O kadar küçükmüyüm hayatlarında insanların, kısıtlanıyorum böyle¿
Doğu dediklerinde birisine, '' Adalya'da ki çocuk lan '' diye hatırlatılmak istemiyorum arkadaşım.
Böyle hatırlayacaksan beni, bi zahmet hatırlama da.
Zaten kendimle bir ömür boyu yaşayacak olan birisiyim ben.
Kendimi, senin dilinden duymama gerek yok.
DT SEVEN ADAM LAN! HERŞEYLERİNİ BİLİYOR OLUM ADAM!
E bunun bende farkındayım.
Hayır mı diyorum¿
Ama sadece bununla hatırlayacaksan beni, DT-Forumlarının birisine üye olalım beraber, hiç kasmadan sonsuza kadar sürsün sanallığımız.
Adım yeterli değilse hafızana, vallahi beni tanımak zorunda değilsin.

Sessiz

Zor şeyler atlattığına inanmak istiyorum.
Yoksa çok kızarım bu boşluğu yarattığın için.

4 Mart 2011 Cuma

Ses.75

Kararıyor..
Gök yüzü, yıldızlara emanet artık..
Dolunay, bize yol göster.

Ses.74

Vicdanıma yenilmemek için, ne kadar zorlandığımı da bilen bilir. Bilmeyen de vicdanımdan bi haber olduğu için hiç şikayetçi değildir muhtemelen.

Ses.73

Yaptığı işi, çok iyi yaparmış gibi hareketler yapanları hiç sevmiyorum.
Samimi gelmiyor bana.
Çalacaksan gitarını çal arkadaş.
Ne şekiller tavırlar yapıyorsun insanlara!
Gece gece uykum kaçtı. :)

Anlıyorsun Değil Mi¿

Hava ayaz mı ayaz ellerim ceplerimde
Bir türkü tutturmuşum duyuyorsun değil mi?
Çalacak bir kapım yok mutluluğa hesretim
Artık sokaklar benim görüyorsun değil mi?

Zaman akmıyor sanki saatler durmuş bugün
Sonsuz yalnızlığımda birtek sen varsın bugün
Ya dön bana artık duyuyor musun beni?
Ya çık git dünyamdan anlıyorsun değil mi?

Bir resmin kalmış bende tam ortadan yırtılmış
Hani siyah kazaklı biliyorsun değil mi?
Gözlerimden süzülen birkaç damla anıda
Senin sıcaklığın var anlıyorsun değil mi?

Zaman akmıyor sanki saatler durmuş bugün
Sonsuz yalnızlığımda birtek sen varsın bugün
Ya dön bana artık duyuyor musun beni?
Ya çık git dünyamdan anlıyorsun değil mi?

2 Mart 2011 Çarşamba

Ses.72













Önemli olan, en başa nasıl döneceğindir.

Ses.71

Ve bu tüm salak saçma kafa karışıklığımın karşısına koyduğumda, beni rahatlatan tek şey;

Ses.70

Bölündüm.
Ta en başında, doğru olan sandığım tek şeye tutundum.
İnsan biriktirdim sayısızca.
Herkese benden bir parça bıraktım.

Güvendim.
Dinledim bıkmadan ve bıktırmadan herkesi.
Kimseyi istemeden aldım hayatıma.

Harcadım.
Tek önemsiz detaymış gibi tüm zamanımı verdim her insanıma.
Hiç birini ayırmadım birbirinden.
Hatırlanacağını biliyordum bu zamanların daha sonra, üzerinden yıllar geçince.

Sen oldum.
Evet, sen.
Beni dinleyen herkes oldum bazen.
Sadece anlayabilmek için aylarca beklediğim insan, sen.

Sağır oldum.
Seni kaybetmemek için, seni kimseden dinlemedim.
Seni bekledim, bana gel diye yine.
Her zaman yapman gerektiği gibi.
Seni sen bana anlatırsın ve eminim, doğru anlatırsın..
Beni kandırmazsın.

İnandım.
Bana söylediğin her şeyi ezberledim.
Aklımın her köşesinde var ettim seni, sizi.

Ağırlaştım.
Bir tek, bendekilerden yardım istedim.
Bana yardım edin ki, düşersem sizde acımayın diye.
Umdum ki, beni bir tek, sen anlarsın.
Bir tek sen, bana bakınca gerçeği görürsün.

Ve bazen, aldatıldım...
Zaten sana gelirken yoktu hiç bir vaatim..
Sadece ben olacağımı söyledim sana.
Sana en açık olacağımı anlattım sadece.
Beni en ıssız zamanıma iten, sen...Siz...
oldunuz... Bazen düşünüyorum da yağmurlar yağdırdığım günleri, çok yaşayın...
Olmasaydınız eğer, bilemezdim kaçmam gereken yaşamları.

1 Mart 2011 Salı

Hiç

Hiç değmeseydi gözlerin bana,
Hiç hissetmeseydim seni, sevgini,
Ne anlamı kalırdı o zaman özlemin.

Hiç kızmasaydım sana,
Hiç bağırmasaydın bana,
Hiç yalan söylemeseydim sana
Ne anlamı kalırdı pişmanlığımın şimdi.

Ya da..

Keşke benimle beraber gelseydin.
Keşke zorunda olmasaydı.
Keşke kardeşin hasta olmasaydı.
Ne anlamı kalırdı ki o zaman, tüm bu kelimelerin
Hepsi sen olurdu, ben olurdu, sonsuz olurdu.

---

Ne güzel demişim lan ben öyle... 
Eskilerden buldum da, çok hoşuma gitti.
Ne kafa açarmışım kendi kendime.
Hatıralardan hatıra beğen..
Neyse.
Sevdim.
Keşke ölmeseymişsin diyebilirim anca.

Mart

Ve Mart olmuş.....
Takvimim gibi oldun blog.

Ses.69

Seviyorum ha seni.
İyi geliyorsun bana yaşarken bende.
Arada gidince hiç hoş olmuyor bilmen lazım.
Ama seviyorum.