MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

26 Kasım 2012 Pazartesi

İZMİR

Bugün akşam saat 23:55'te artık İstanbul'da ikamet etme durumundan çıkıyorum. Şu anda ise aklımda sadece ihmallerim var, onları da şuraya bi not edeyim, arada döner, bakar bakar üzülürüm.

Melike ile görüşemeden dönmek zorunda kalıyorum. Çünkü görüşme ihtimalimiz olan zamanda hastaydım.
Erşen ile daha İzmir'e taşınacağımı söyleyemeden gidiyorum. Görüştüğümüzde çok kızacak hiç bahsetmediğim için ama onunla da ne zaman görüşecek olsak ya param yoktu yada işler daha bitmemişti.
Merve ile görüşüp eşyalarını vermem gerekiyordu. Hadi onu geçtim, doğum gününü kutlayacaktım daha, onu bile yapamadan gitmek zorunda kalıyorum.

Neden zorundayım? Çünkü İzmir'de başlamam gereken işe 1 gün geç kaldım bile. Ve çok hızlı bi şekilde gitmem gerekli. Uçakla gidemiyorum çünkü 4 tane valizim var. Otobüsle gitmek demek ( ki şu anda öyle oluyor ) 1 günümü yolda geçirmek demek. O kadar sınırlıyım ki; Salı günü saat 08:15 de İzmir garajında olacağım, Saat 10 da işe gideceğim. Çok boktan ulan! Ama elimden gelen bişey yok.

Özür diliyorum yukarıdaki üçlüden.

Bu durumdan dolayı İzmir'e gidiyor oluşuma bile sevinemiyorum ulan...

19 Kasım 2012 Pazartesi

Ses.290

Uyandım. 
Boynumun ağrısı yüzünden kafamı tam kaldıramadım koltuktan, elimle destek aldım ve doğruldum.
Ayaklarım soğuk ve sıvasız betona değdi, ayıldım.
Derin bi nefes aldım demir ve toz kokan duvarlardan. Hemen yanımda duran büyük tahtanın kokusu, serinliğin mavisi değdi burnuma. Ayaklarım üşüdüğü için aylardır benden başka kimsenin kullanmadığı eski terliği geçirdim ayağıma. 
Bacaklarım acıyordu. Soğuk titretiyordu hatta biraz. Yüzümü yıkamak için yürüdüm tuvalete, yanında vidaların bulunduğu. Yankılanıyordu büyük boşluğun içinde adımlarım. Kimse duymadı nefes alışımı, kimse de görmedi varlığımı zaten. 
Buz gibi çeşmeye değdiğinde elim, tekrar uyandım, olmayan evimin, olmayan sıcaklığına. Su akarken üzerime sıçrardı genelde ve daha da üşütürdü beni. Ayna yoktu kendime bakacağım, hayal ettim. Yüzümde sabun kalmamıştır bence. Sular damlarken betona, yürüdüm yattığım koltuğun yanında duran havluya. Bi tek o sıcaktı, doğası gereği.
Üstüme yelek aldım bi tane. Giyinecek dermanım yoktu pek. Terliklerimi sürüye sürüye ön bölüme geçtim, işimin olduğu yere. Kapısını bile açmak zor geliyordu dükkanın, soğuk iyice dolacak diye içeri.
Bayraklar kapının yanında uzanıyordu, dubaları ile birlikte. Onları iteledim biraz ve soğuğu bıraktım içeri.
Bacaklarım hala acıyor ve üşüyordu. Bilgisayarın başına geçtim, o rahatsız ve tek ayağı kırık koltuğa tekrar oturdum...
5 aydır beni bacaklarımdan daha çok taşıyordu. Belki de bu yüzden de acıyordu bacaklarım. Belki de beni taşıyan her şey gibi acıyordu. Yoldan geçen arabaları duydum görmeden evvel. Binayı titretiyordu büyük arabalar. Hatta deprem oluyor gibi. 
Durup düşündüm de, yalnızlığım ( fiziki anlamda yalnızlık ) beni hep mutlu ederdi. Kimse yokken yaşayabilirdim hep. Ama sanırım buraya kadarmış. Artık sessizlik müzikle dolmuyor, rüzgar ile titriyordu. 
Gitmeliyim sanırım buradan. 
Tekrar aynı boşlukta yaşamamak üzere hemde.

17 Kasım 2012 Cumartesi

Ses.289

Hiç bişey yapmıyormuşum gibi gözükebilir buradan hayatım ama çok garip ve hızlı şeyler oluyor bilesin. Eşyalarımı toparlıyorum, kitaplar alıyorum, albümler dinliyorum. Ve Kasım 25'de tamamen İzmir'e dönmüş oluyorum.

8 Kasım 2012 Perşembe

Ses.288

Unutkanlığımı attığım bu günlerde, hatıralarımı yaşamaya başladım yine. Gözlerin, saçların, nefesin, göz yaşın, ellerin ve tırnakların. Hepsi bi anda hücum ediyor aklıma. Hele bir de fotoğrafını görünce yaşadıklarımı bilsen.. Yada birisi bilse... Eminim gelir benimle rakı içer.
Özlemedim seni kesinlikle.
Ama biraz muhabbet etsek çok güzel olurdu.
Gülsen bol bol bana.
Ama sadece bu.

7 Kasım 2012 Çarşamba

Ses.287

Tam da " Bu son artık " dediğimde, aslında daha hiç başlamamış olduğumu fark etmemin üzerinden neredeyse 8 yıl geçti. Ama istisnasız her seferinde tekrar tekrar şaşırıyorum, seçeneğim olduğu gerçeğine.
Heveslerimi ve umudumu o kadar derine gömmüşüm ki, bazen ben bile ulaşamıyorum. En azından bi yerlerde, birileri için hala birikmiş umudum var. Bunu bilip bekleyebiliyorum. Hayatı.

Ses.286

Yağmur caddeden aşağı akarken hiç bi tasası yokmuş gibi üzerinden geçen arabalardan, insanlardan korkuyordu biraz. O ayakkabılarını ıslattığı için o insanların, suçlu, insanlar ise mağdurdu. 
Halbuki sadece yağıyor ve akıyordu, olması gerektiği gibi.
Üstünden geçilen, yolu çarpıtılan ve toprağına varamayan, yağmurdu.

4 Kasım 2012 Pazar

Ses.285


Cemâlin nurunu her yerde gördüm
Âlemi muhîttir şems-i envârın
Güzelliğin kevn-ü mekanda buldum
Âşıka ayandır gizli esrârın

---

Ne biçim bişeydir o öyle. 
Birisi yazmış " Ölesim gelir..." diye. 
İlk defa insanın ölesi nasıl gelir, duyunca anladım sanırım.