MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

17 Nisan 2015 Cuma

Ses.390

Hayatımda bu kadar "genel" olduğum bi dönem olmamıştı. Herkes ile aynı sorunları yaşıyorum. O sebepledir ki neler hissediyorum yazmayacağım. Aynaya baktığında bilinecek şeyler zira. Çok sıradanım. Hayallerim hedeflerim büyük lakin dertlerim çok sıradan. Saçmalığın ortasında yaşıyorum ve kimseye de anlatamıyorum anlatılacak bişeyler olmadığından. Ama neler yaptığımdan kısa kısa bahsedecek olursam;
* İş hayatımda normalde göstermediğim sabrın sınırındayım.
* Kimsem kalmadı yanımda, ya çok uzaktalar, yada artık benimle değiller (ki genelde benimle değiller).
* Gitar çalma işini epey ilerlettim, hatta Epikriz'in kayıtlarında bir şarkının gitarlarını ben çaldım. Pek tabi bütün albümün davullarını da.
* Geleceğim ile ilgili çok hoş planlarım ve yanımda olan bir tane çok iyi dostum var. Ama bu iki "en büyük etmen" e rağmen, ilerleyemiyorum. Komik.
* Yaratıcılığım ise durmuş durumda duygusal sebeplerle. Boşluk mu deriz yoksa doluluk mu bilemedim.
* İş hayatımda ki sabrımın yanında, özel hayatımda o sabırdan eser göremiyorum. Yok yani. Neler yapıyorum, kimlerin üzerine gidiyorum, kimlere tahammül edemiyorum anlatsam, kendim üzülürüm.

Sanırım bu kadar.

---

Yazarken bunlar çınlıyordu kulağımda;

When all are dizzy and happy from too much wine
I leave the party behind
To be alone with my thoughts and this spinning mind
Through this cold night
But there she stands

And she walks like you
And she smiles almost like you
A child of the wild just like you
Yes.

For a second I think I get a glimpse
Of the real her, behind
She's warm and fragile
With smiles that reach to her eyes
But just this moment,
A change so sublime

If she looked me deep into my eyes
And softly asked me too
I'd be in her bed and in her flesh
And waste a life I knew

So I hold my breath and close my eyes
And focus on the wine
Let this trembling moment pass us by
So I could say goodnight

But then, an impulse
I almost touched her face
Before I pulled back my hand
And we get nervous
We laugh and she spills her wine
Both so awkward, for what's on our mind

And she talks like you
And she smells almost like you
A child of the wild just like you
But she's not all you
Even strives not to be you
Just like every sister would do

And perhaps it's the want
Of you in her eyes
But I want her this one single time
...Just this one time

If she looked me deep into my eyes
And softly asked me too
I'd be in her bed and in her flesh
And waste a life I knew

So I hold my breath and close my eyes
And focus on the wine
Let this trembling moment pass us by
So I could say goodnight

If I'd looked into her eyes
And softly asked her too
She would give herself and give her flesh
And waste a life she knew

So we hold our breath, and close our eyes
And take a sip of wine
But this thirst has emptied every glass
And we should say goodnight

...God, help me say goodnight.

11 Nisan 2015 Cumartesi

Anlamsız

Mektubumun son cümlesi, güneşin son parıltısı, rüzgarın ilk esişi, yağmurun ilk damlası, müziğimin ilk notası, hayalimin başlangıcı, gerçeğin son noktası. Yoklar. Hala var olamadılar. Merak ediyorum, bugün nasılsın? Hiç düşünüyor musun? Yada hiç düşündün mü?

1 Nisan 2015 Çarşamba

Ses.389

Hava çok güzel, manzaram yok.
Fikirlerim var, zamanım yok.
Planlarım var, imkanım yok.
Nereye kadar gidecek bu böyle? Ben bunlara dayanmak zorunda mıyım? Ne yapmam lazım? Bir yardım eli uzansa çok iyi olur çünkü ne yapmam gerektiği ile ilgili zerre fikrim yok. Sakinliğime her zamankinden daha hakimim ama bu göğsümün ortasında bi şişkinlik yaratıyor. Patlayacak ve hasarları sonuçları benim taşıyabileceğimden ağır olacak. Korkuyorum pek tabi.