MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

31 Aralık 2014 Çarşamba

2015

Git gide daha da sessiz girilen yıl başı olayına uyum sağlıyorum. Evde anne baba babanne ve ben. Bir de keşke şu televizyon sesi olmasa... 2014'ün son çeyreği epik ötesi olsa da, ilerisi için daha da epiklik bekliyorum. Tabi sadece beklemiyorum, elimden geleni de yapıyorum.
Yağmurlu yağmurlu Alsancak sokaklarında gezdikten sonra, eve gelip uyku mahmuru bi şekilde bekliyoruz gece güne dönsün diye. Hadi bakalım.

30 Aralık 2014 Salı

Eksik

Bir şarkı var, keşke sözleri olmasaymış dediğim. Ilk defa bi şarkının, beni kendi dünyasına değil de benim yaratabileceğim dünyaya götürmesini istedim. Öyle bi tükenmek, öyle bi acı, öyle bi keder, öyle bi kayıp duymadım daha evvel. Uzun uzun dönsün isterdim zihnimde, yankılansın geçene kadar boşluğu.

---

Bunu yazmaya çalışmıştım Boston'dayken. Ama tabletimin ağır muhalefetine dayanamadım ve "öeeaah" nidasıyla vazgeçmiştim. Ve işin acı tarafı ise, hangi şarkıdan bahsettiğimi hatırlayamadım.

Ses.380

Loş ve serin bi odadaydık. Yüzünü yada bedenini gördüğümü hatırlamıyorum. Sadece çok yavaş hareket ediyordum. Ağır çekimde ilerliyordu kollarım, bedenim, ellerim. Ama zihnim daha hızlı düşünüyordu. Sanki birisi kollarımdan beni geriye çekiyor gibiydi.  Gözlerimi olduğun yere çeviremiyordum da. Sadece varlığını hissediyordum, orada bi yerdeydin ama neye benziyordun yada nasıl oraya geldin hiç bi fikrim yoktu. Rüya nihayetinde. Ortasında buluverdim kendimi bi an o odanın. Ve yine tam sana yaklaştığımı hissederken de uyandım. Babacığım sağ olsun :)

27 Aralık 2014 Cumartesi

Ses.379

Veeee yine İzmir'den yazıyorum! Aynı bilgisayardan hem de. Eski arkadaşımla buluşmuş gibiyim, heyecan basıyor hala. Evdeyim, odamdayım, gitarım hala sağlam. Sevdiklerim de hala seviyorlardır beni diye umuyorum. Bi iki gün uyku sorunumu çözdükten sonra onları da öğreneceğiz. Resmen çile gibi geçti yolculuğum, Çarşamba günü akşam 18:20 de çıktım yola, Cuma sabahı 8'de evdeydim. Saat farkının ve uçak beklemenin doruklarına çıktım. Ama nihayetinde evdeyim.

---

Herkesi anlamak, yada herkesle "en" olmak bazen zor oluyor. Zaten böyle bi zorunluluk yokken ben buna çabalayınca karşımdaki "Noluyor arkadaş" diyebiliyor. Haklı zaten. Bazen, kendin olmak zordur. Karşındakine neler yaşattığını bilemezsin. Belki de çekilmez bir kadınsın, belki de sığır bi erkek. Her iki durumda da karşımdakini o haliyle benimsemiş olsam da, sırt dönüp onu o halde kendisi ile baş başa bırakmak benim kafama pek oturmuyor. (Zaten şu da var, seni çekemeyen adam ben isem eğer, benim nazarımda çekilmez oluyorsun ya. Bunu bile bile seni hayatımda var etmeye çalışarak, kendimce vicdanımı da rahatlatıyorum.) Ama tabi sen inatla bunu zorlayınca bazı anları dolu dolu yaşayamıyoruz. O garip oluyor. Halbuki kendini o kadar da sırlar alemine, giz olmanın garip hissine ait görmemek lazım. Herkes sevişti arkadaşım, herkesin gizli saklı anıları oldu, herkesin geçmişine aykırı anıları oldu. Seninkiler emin ol o kadar da mühim değil evrenin içinde. Anca onları duyanlar önemser ise bi anlamı olur iki kişinin arasında. Ha sen ben çalar ben oynarım diyorsan, ona da kabul.

Her şey kabul ama ne fikrim olduğunu da söylemeyince, çatlıyorum arkadaş. Hep bu huy sorun çıkardı hayatımda.

26 Aralık 2014 Cuma

Ses.378

Blog yazıcılığı hayatımda ilk defa seferiyken yazı yazabiliyorum. Boston'dan Amsterdam'a, Amsterdam'dan Istanbul'a, Istanbul'dan da şu an Izmir'e gidiyorum. Baya uzun bi yolculuk oldu ve hala da oluyor. Ama teorik olarak seferiyim.


20 Aralık 2014 Cumartesi

Ses.377

Henüz, aşağıdaki fotoğrafları çekildiğimiz günde hissettiğim duygunun kelime olarak bi anlami yok dilimizde. Olmasını isterdim, çünkü o kadar uzun virgüle sahip olan cümleyi kuracak nefesim yok. Tarif edemiyorum. En basitinden, ölümsüzlüğü keşfetmiş gibiyim.                                                                                                                                                                    




16 Aralık 2014 Salı

Ses.376

" Sen benim güzel düşüncemsin, sen olmazsan nasıl uçarım? "
 
Eksik olan da bu zaten.
Sen benim güzel düşüncemdin, şimdi ben nasıl uçarım?
Nasıl yaşarım?
Nasıl yazarım?
Nasıl çalarım?
Belkide artık toprağı tanırım, toprakta yaşarım.
Bir başkası benden bunu da alana kadar yaşarım, yaşatırım.

15 Aralık 2014 Pazartesi

Ses.375


Işte böyle bişeydi.

Eren'in okulu bitirmesi sebebiyle böyle bi etkinlik yapılıyor tarafımızdan. Kim ölür, kim kalır şu an kesin bi veri yok elimizde. Ama bayılanlar olacak ondan hiç şüphem yok.

5 Aralık 2014 Cuma

Ses.374

"Nothing is more perfect, than the smell of harmony"

Nerede ve nasıl başladı bilmiyorum ama üzerine pek fazla konuşmuştuk bunun. Nedeninin de önemi zaten yoktu, sadece sonuç ile yetinebilirdim. Ve öyle de oldu. Ne de iyi ettin de girdin hayatıma kadın. Hiç olmamış olsaydın belki bilemeyecektim bu hissi ama eğer gidersen bir gün, yokluğun benliğimden de fazla olacak orası kesin. Sahip olduğum en farklı aitimsin. Başka bişeyle betimlenemeyecek kadar isimsiz, sıfatsız benimsin. Anlatamıyorken senin bendeki yansımanı, dibine kadar yaşayabiliyor olmak nasıl keyifli bilemezsin. Hem kimse bilmesin istiyorum o farkı, hem de bağır çağır anlatmak istiyorum. Belki böyle hisseden başka insanlar da vardır hayatta. Ama ben henüz tanışmış değilim. Aksine, yoksunluğundan böyle bişeyin (sadece hayal edebildikleri kadarıyla) şikayet edenleri tanıdım. İsterdim ki, aklının içindekileri görebileyim, onlara da baģlanayım. Hiç bitmeyecek, hiç geçmeyecek anların içinde sonsuzlukla beraber seninle konuşalım. En soğuk havadaki çiğ tanesi kadar çok, en sıcak ateşteki kıvılcım kadar fazla ol isterdim, hep bana nüfuz eden.
Dostum cidden, varlığını kendimden sakınıyorum.
Hep orada bi yerlerde, nefes kadar yakın ol bana.
İsimsiz kal.
Anlamının ismi olmasın, tarif edilemesin,
Tadı bilinmesin.
Neler paylaşıldığı görülmesin.
Sen hep bana özel ol.

3 Aralık 2014 Çarşamba

Ses.373

Hayallerimden birisini gerçekleştirmek üzereyim, lakin o kadar zor bi şarkı var ki önümde, hiç hissetmediğim tedirginlikler vuku buluyor kalbimle akciğerim arasında bi yerde. Ama halledicem. Bu da zihnim ve hayallerimin arasında vuku buluyor.

---

 Ha bir de, şarkıyı ezberleyebilmek için Eren'den şarkının ritim değişiklikerini göndermesini istedim. Lakin bana kendi piyano partisinin notalarını gönderince ilk 10 dakika okuma bilmeyen 1. Sınıf çocuğu gibi hissetsem de, yarım saat sonra okuyup anlamaya başladım notaları. Bir yumurta, çıkış kapısına yaklaştıkça neler yapabiliyormuşum ben onu öğrendim.