MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

29 Haziran 2011 Çarşamba

Ses.156

Olan biteni, özellikle de kendi kararları dışında olan biteni kabullenmek, neden bu kadar zormuş gibi davranır ki insanlar? Yada neden bi çeşit trajediye çevirir ki? Yaşamayı katlanır hale getirmek, kabul etmekten geçer, bunu anlayabilmek bu kadar zor mu? Kabul et, kendi sınırlarını insanlara dayatıp, sıkma onları. Yanlış yapmaya zorlama, doğru olan her zaman sen olmuyorsun çünkü.

28 Haziran 2011 Salı

Ses.155

Geceleri yanlız kalmaktan çok sıkılıyorum. Konuşamıyorum geceleri kimse ile. Sesini duyamıyorum kimsenin, o çok sıkıcı geliyor artık.

---

Tatil dönüşü insanların yorgun oluşu, Anlam kavramı ile ilgili bir sorunun var oluşuna inandırmaya başladı. Tatil de yorulmak?

23 Haziran 2011 Perşembe

Ses.154

Seni özlemeyi, neden takıntı haline getirdim bilmiyorum kadın.
Kaybetmemek için bişey yapmıyorum, ki zaten ''kaybetmek'' ölmediğin sürece tam anlamıyla olmayacak bişey zaten ( allah korusun [ senin dediğin gibi] ölümden ) .

Ama yine de bişey yapmıyorum senin için bi kaç zamandır.
Özlediğimi hissettiğim için, sanıyorum ki herhalde bırakmazsın beni.
Yada bırakırsan, yine benim aptallığımdır bunun sebebi..
Yeniden olmaz zaten hiç bişey, yada eskisi gibi. 
Ama gerçekten inanıyormusun ki, değişmiyorsun? 
Yada ben, değişmiyorum?
Değişiyoruz, en çokta sen, birazda ben. 
Korkuyorsun bile belki değişmemekten.
Korkuyorsun, korkabileceğin herşeyden.
Nereye gittiğini bilmeden, girdiğin her yoldan.
Biraz sen korkuyorsun, en çokta ben.

22 Haziran 2011 Çarşamba

Ses.153

Ve güneş tam sırtımdan vurdu bana. Ekran parlıyor :D Sanki çok güzel bi yaz günü yaşıyorum gibi. Sabaha kadar arkadaşlarımla deniz kokusu çekerek günü değiştirdiğim zamanlar aklıma geldi. Bu sıcak, sanki o sıcakmış gibi.

Ses.152

Binaların arkasından gün ağarıyor. Ve aklımda ne var biliyormusun? Hiç bişey. Şu ana ait hiç bişey. Hani gerçekten 2008 yılı nasıldı diye düşünmeye başladım. Yada 2005. Hatırlamaya çalışıyorum. Başarıyormuyum bişeyleri acaba? Yada hala o zamandan yanımda kalan var mı? Unuttuklarım var mı? Var. Her ikisi de var.
Ve gün ağarıyor ya, aklıma yine sen geliyorsun.
Ve hapşırdım.
Yankılandı binalar arasında.

21 Haziran 2011 Salı

Ses.151

Unutma sende.
Üşümem ben zaten,
Eğer bende sen varsan.
Ve tabi anlarsan.

20 Haziran 2011 Pazartesi

19 Haziran 2011 Pazar

Ses.149 ( My Girl )

Bugün yeme balık gelmiyor.


Belki kahvaltıda
çok yemişlerdir.

Büyüyünce akrobat
olacağım.

Aman ne güzel. Onu ben de yaparım.
Oltana bir şey takıldı.

- Olamaz!
- Acele et!

Geldim.

Çek.

Bir aynalı.
Geri at.

Balıklara dokunmaktan hoşlanmam.

Kancayı dokunmadan çıkartacağım.

Canını acıtacaksın.
Ölecek!

Lanet kanca! Elim kanadı.
Gitti mi?

Bak bakalım.

Evet, gitmiş.
Biz de gidelim.

Seninle kan kardeşi
olabiliriz.

İstemiyorum.

Kolundaki kabuğu
kaldırabilirsin.

O sivrisinek ısırığı.

Olsun, kanar.

Yaparsam gidecek miyiz?

Birbirine sürtelim.

Artık ölene dek
kan kardeşiyiz.

---------------------------------------------------

- Baban mı bu?

- Evet.

Yanındaki kim?

Annem.

- Onu hatırlıyor musun?

- Hayır.

Büyükannem onun
cennette olduğunu söylüyor.

Sence nasıl bir yer?

- Neresi?

- Cennet.

Bence orada herkesin
bir beyaz atı var.

Bütün gün ata binilip
marşmelov yenilen bir yer.

Ve herkesin herkesle
arkadaş olduğu.

Spor yaptığında
rakiplerin olmadığı...

...yani kimsenin
sonuncu olmadığı bir yer.

Ya ata binmekten korkuyorsak?

Sorun olmaz.
Onlar bildiğimiz atlardan değil.

Onların kanatları var.

Düşsen de bir şey olmaz.

Çünkü bir buluta inersin.

O kadar da kötü değilmiş.
Hadi.

Püskülünü bulalım.

---------------------------------------------

Kafamda değişik bişeyler var. Ama çalmayacağım. Bakalım bi kaç gün sonra hatırlayabilecekmiyim. Ama çocukluğumdan beri beni hüzünlendiren, üzen şeyler değişmemiş, bunu hatırlaması keyifli

18 Haziran 2011 Cumartesi

Ses.148

Uyumak istiyorum yanında kadın.
O kadar çok uykum var ki, uyumak istiyorum sadece yanında.
Konuşmadan, düşünmeden.
Sadece sana bakarak, saatlerce seni izleyerek son'a, uykuya geçmek istiyorum.
Nefesini özledim anlayacağın.
Nefesinin sesini.
Gerçekten çok aptalsın.
Gerçekten.
Hiç ummayacağım kadar hemde.
Ama bu, seni sevmeme engel değil. Ama bu yine de sana kızmama da engel değil.
Çok uykum var. Yanında uyumak istiyorum.
Sessizce, karanlıkta.

17 Haziran 2011 Cuma

Ses.147

Yıldız parlaklığı, göğün karanlığı, rüzgarın sesi, duvarın sıcaklığı.
Hepsi huzur, hepsi yalnızlık. Hepsi çokluk, hepsi hiçlik.
Hatıraların yoğunluğu, sıkıntıların boğuculuğu.
Hepsi her yerdeler. Seninleler belki. Belki de benimleler.
Olan ve olmayan, yaşanan ve yaşanmayan.
Hatırlanan ve hatırlanmayan.
Burası ve orası.
Sen ve ben.
Ne anlamı var?
Ne hissi var?
Ben biliyorum ama anlatamıyorum.

16 Haziran 2011 Perşembe

Ses.146

Artık özlemiyorum ha seni.
( Tabi ki, özlemek yine senin anlayacağın gibi bişey değil bende, daha ağır. Acı çekmek gibi. )
Çok ciddiyim.
Hemde içimde acımıyor.
Önceden daha ağır olurdun benim için. Aklıma adın geldiğinde düşünürdüm seni. Sana ulaşabilmek için harcayacağım her şeyi severdim. Telefonum olsun isterdim. Günlerimiz boş olsun isterdim. Geceleri uyuma isterdim. Çünkü seninle bi şekilde olmak isterdim. Hem de senin asla anlayamayacağın bi şekilde. Büyük bişey. Anlamlı bişey. Şimdi daha normal her şey, standart yani.
Sanırım yoluna sokuyorum herşeyi.
Biz aslında aynıyız. Sadece aynı. O kadar önemli yani. Ya da bu kadar önemsiz. Gerçekten sıradan olduk.
Anlaşılmaz büyük bi sevgiden ziyade, anlaşılır küçük bi isim daha iyi. Daha normal. Daha sıradan. Daha aynı. Daha sen ve ben.

14 Haziran 2011 Salı

Ses.145

Zaman zaman oldurmayacağım kimseyi artık. Gerçekten tanıdığında beni, varolabilirim sende artık. Çünkü, daha fazla istemiyorum. Daha fazla, hiç bişeyi istemiyorum.

---

Lan bide en çok kafamı şu kurcalıyor.
Özel olabilmen bende, neden seni rahatsız ediyor ulan!
İsteyebilirsin, istemeyebilirsin, tek edecek lafım olmaz. AMA!! hem isteyip hem istemezsen, ben seninle uğraşamam. Hiç bi zaman da, dönüp bakmam, pişman da olmam. Yalan ile neyi, nasıl ve ne zamana kadar ''iyi'' yapmaya çalışıyorsan, beni onlardan uzak tut.
Sadece zamanın yaşattığı her şeye, sen de şahit oldun ulan benimle!
Daha neyin teferruatını sorguluyorsun.
Sadece kelimeleri yitirdik be aramızda, anlamlar hala aynıydı.
Aptal.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Ses.144

Yelpazeyi genişletmek lazım. Kasten çalmıyorum gitar şu sıra. Dayanarak hatta. Zorluyorum kendimi, ki sonunda eşsiz bişeyler çalayım. Hani DT'den daha çok Opeth dinliyorum! Daha ne yazabilirim ki? Bilen bilir :) Hemen solumda bana bakıyor gitarcım. Ama çalmam. Vallahi zorlamak yok. Çalmayacağım. Dinleyerek harcıyorum zamanımı.

12 Haziran 2011 Pazar

Ses.143

Bi de, 3 yada 4 ay evvel yazmaya başladığım bi hikaye vardı. Hatta ilk başladığım gece yazdım ve öyle kaldı. Ama yarısını bitirdim de bıraktım tabi. Ona devam edip güzel bi zaman oyunu yaşamak istiyorum. Zamancı'nın üzerine gitmeliyim artık. Hem özledim yazmayı, hem de Zamancı ile ilgili yazmayı özledim.
Haftaya başlarım...

Ses.142

Anlatacağım şeylerin, tam olarak adlarını bilseydim, nasıl anlatılacağını bilseydim, hepsini yapmak zorunda kalmadan anlatabilirdim kesinlikle. Cahilliğim, gözün kör olsun.

9 Haziran 2011 Perşembe

Ses.141

Anlatamama belki ama şu an hayatımın en ''garip'' hayal kırıklığını yaşıyorum.
Hiç hayal etmediğim, sadece yaşadığım bi hayatın, hayal kırıklığını yaşıyorum.
Gerçekten çok garip.
Acı yok içimde hiç, sadece hissizlik var.
Acıtmıyor canımı bu hayal kırıklığı.
Tamamen buz tuttu tüm için.
Bi şeyi, anca bu kadar anlamamış olabilir bi insan. Anca bu kadar farklı yorumlamış olabilir. Hani çok zorlandıysan sorsaydın ben canım, anlatırdım ben.
Yalan mı söyledin, söylemedin mi onu da anlamıyorum ki. O kadar garip yahu, düşün artık.
Anlatmaya kalksam gerçekten kelimeler yetmeyecek.
Yok çünkü bi kelime anlatmak için. Neresinden başlasan anında, sonsuzlaşıyor konu, boşluğa dönüyor ve anlaşılmaz oluyor.
Hayatımın ilk'lerini yaşamaya devam ediyorum.
Daha ne kadar garipleşebilir ki bi hayat, gerçekten çok merak ediyorum....

7 Haziran 2011 Salı

Ses.140

Rahatım.
Gerçekten.
Çok rahat.
İçten bi sırıtışın nasıl olduğunu ve ne hissettirdiğini hatırlıyorum artık.
Ya da özlediğin bi kokuyu, tekrar solumanın keyfini.
Hoşgeldin kadın, tekrar hoşgeldin.

---

Seninle ilgili olmaktan keyif aldığımı da, tekrar bil isterim.
Sen varken bazı şeyler tamamlanıyor.
Eksikliğim gibi

6 Haziran 2011 Pazartesi

Ses.139

Her şey, hissetmek ile alakalı değil mi? Yani, sevmek, kızmak, üzülmek, mutlu olmak, korkmak, şüphe duymak, utanmak, arzulamak, üşümek, ısınmak... Hissetmek için ne yapmak gerekli? Ya da hissetmek, gerçekten gerekli mi? Tabi ki gerekli..

---

'' Şu haline bak!! '' dediğin insanın, önce sen bi haline bak. Gözlerine bak. Bakalım orada gerçekten ne var.

4 Haziran 2011 Cumartesi

Ses.138

Denizlerden kalan saçları, bulutlardan elbisesi, güneşten parlak gözleri, ısıtıyor sanki hiç yanmamış gibi yeniden doğmayı bekleyen sevgiyi. Saçlarının serinliğin de, yaşamak. Hiç bitmeyecek tek senfoni, denizlerin sessizliği. Göğsünde düşlemek, uzun sürecek rüyalar gibi hayatları. Kokunda aramak, aslında olası tüm mutlulukları. Gözlerinde bulunmak, arzulamadan gelecek tek sıcak limanı. Senin ellerinden gelecek ya işte, hani bi ihtimal, sen dinleyeceksin ya beni. Umut, bu işte. Umut, hiç haberin bile olmasa da, sensin işte.
Bulutlara yaslan şimdi, kapa gözlerini. Görmediğin tüm rüyaları, yaşa

2 Haziran 2011 Perşembe

Ses.137

Haziran'ın 2'si olmuş ve ben hala yazmamışım sana blôg!
Yazıklar olsun bana. Nasıl da unutuverdim seni ben böyle?
Aklımdasın hep ama bazen üzerine düşünmek, zor geliyor bana.
O yüzden böyle.
Kızmaca darılmaca yok.