MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

28 Nisan 2016 Perşembe

Ses.407

Bugün beklerken/otururken parkta (2 saat evveli falan) fark ettim ki, hiç gelmeyecek olanı, gelme ihtimali bile olmayanı, gelip gelmemek ile asla ilgilenmemiş olan ve ilgilenmeyecek olanı beklemek, ummak, hayal etmek benim 6 yılımı almış benden. Belki de 10. Her yürüdüğüm sokağa, her dinlediğim şarkıya, her baktığım banka, seni, sizi anlamlandırmışım.
Ne yazık, bana..
Şu an bile yazık, bunları hala düşünebiliyorum diye.
Ama bi farkı var sanırım. En azından fark ettiğim bir şey var 1 aydır falan. Artık dram istemiyorum. Artık bilinmezlik, artık gizem, artık giz, artık bunları istemiyorum. Bi 10 yıl daha veremem kimseye, zaten elimde çok fazla 10 yıl yok. Şarkılarım, sokaklarım, ışıklarım benim olacak yine. Olmalı.
Çok ayıp çünkü, sizden duyduğum en sabit cümle olan " Ben zaten devam ediyorum hayatıma" lafları. Neden ayıp? Biliyorsunuz ben, zaman zaman, hepinize aynı şeyleri vermeye çalıştım. Başta kendimden başka hiç bişey değilken, sizi yaşatmaya çalıştım içeride ve en derinde. Ama ne zaman yalnız bırakılsam, o yada bu sebeple, siz o kadar fazla oldunuz ki, kendimi arar oldum. Hep. 10 yıl böyle böyle geçti gitti. Sorsalar hiç mi iyi şeyler olmadı diye, cevap veremem. Keder beni hep içinde tuttu ve en mutlu anlarımda bile yaşattı kendini bana. Artık istemiyorum dostum. Sizin hatıralarınızı, sizin imgelerinizi, sizin sanrılarınızı istemiyorum. Zaten bir çoğunuza ait olanı yaşayarak atlattım ama artık en tazelerini bile istemiyorum. Yaşamak istiyorum, aynen, hepinizin, birbirinizi hiç tanımamış olmanıza rağmen en ortak cümlelerinizle bana söylediğiniz gibi, hayatı. Hiç birinizi birleştirmedim biliyor musunuz? Hiç birinize kötü davranmadım, sizin için kötü şeyler söylemedim, sizden bahsederken bile şefkat hep belirgindi. Ama artık yeter. Her şey eskisi kadar naif olabilir, şefkat dolu olabilir. Ama sizden bahsetmeyeceğim. Sizi hatırlamayacağım. Sizi anmayacağım. En azından hatıralarınızı içerir şekilde. Siz, olması gerektiğinden fazla olmayacak şekilde, birer eski insan olacaksınız. Yıllar önce tanısaydım bana bu fikri veren arkadaşlarımı, belki daha huzurlu yaşayacaktım. Yapacak bişey yok. Geçmişten öğrendiğimle kalacak buralar. Yeni hayatları daha mutlu ve huzurlu yaşayacağım. Yaşayamamak, bitirememek, başlayamamak yok artık.

---

Pek tabi doğam gereği içimden hiç çıkmayan "depresyon" halinin getirdiği küçük karamsarlıklardan beslenmeden bekleyemem. Buraya daha kararmsar, daha acı dolu şeyler yazmaktan alıkoyamam kendimi.

24 Nisan 2016 Pazar

Ses.406

Daha fazla plan, daha fazla hayal, daha fazla ihtimal. Tam olarak içinde olduğum günlerin başlığı bunlar olabilir. Güzel şeylere gebe planlar tabi bunlar, o yüzden rahat hissettiriyor.

---

Yazmış olmak için yazmak cidden zormuş. Ama yine de yazabileceğim bissürü şey yaşamış olmak beni iyi hissettiriyor. Neden yazmıyorum peki? Üşeniyorum, dönüp bakınca hatırlamak istemiyorum, hatırlayıp o anların dramasını tekrar yaşamak istemiyorum. O yüzden, daha fazla bişey değil yani.

2 Nisan 2016 Cumartesi

Please do not erase my name again, not again

Bazen, biliyorum oradasın.
Biliyorum nefes alıyorsun.
Anlıyorum, yaşıyorsun.
Henüz tanımasam da,
Biliyorum, oradasın.

Henüz tanımasam da seni,
Elimdeki bu anılar 
Nereden geldiler?

Henüz sesini duymasam da,
Aklımdaki bu yankı, 
Kimin sesi?

Bir an eğer mutlu olabiliyorsam,
Hemen seni düşünüyorum.
O an da sensiz kalmayayım diye.
Görmediğim ellerinin görmediğim saçlarını savuruşu.
Öpmediğim dudaklarının minik gamzeleri.
Hissetmediğim teninin kimsede olmayan kokusu.

Hep var olan hatıralarım ve hiç var olmayan sen,
Ne kadar güzelsiniz. 
Sanki her sabah gördüğüm yüz.
Sanki her sabah duyduğum ilk ses, nefes.
Uyumadan önceki o son üşüme. 

Gitmediğim sokaklara düşen ilk yağmur damlası.
Bilmediğim dilde söylenen ilk kelime.

Belki yıllar sonra tanışırsak eğer 
O kadar korkarım ki yanılmaktan.
Senin aslında o olmadığını anlamaktan.

Başka rüyalar için değil, 
Yine aramak için seni uyurum.
Uyanmak önemli mi?
Içinde sen olmadığında, zamanın?

Eğer olur da ilk sen görürsen beni.
Seslenme bana, gelme yanıma. 
Ben arayıp bulmalıyım seni. 

Tek bir kelime yok etmemeli seni.

Ama uzaktan izle beni. 
Çünkü yanılırsam bi yerde
Gitmezsem, gidemezsem biraz daha sana doğru,
Biterse anlamım, sen olsan da olmasan da,
Uyandır beni.
Uyandır beni hiç bakmadığım gözlerine, sanki içinde ben varmışım gibi.