MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

7 Şubat 2011 Pazartesi

Hatıra

'' Adını seslendi adam yerde uzanan kadına; 'Lütfen uyan! Bana bak, lütfen !
Kadın zorlayarak açtı gözlerini, avucunun içinde ki kana bulanmış eliyle, sıkmaya çalıştı adamın parmaklarını. 
Çok saçmaydı. Gülümsüyordu kadın...
Masmavi gözleri sanki yıllar evvel tanıştıkları, vakit harcadıkları, uyudukları, o günlerde ki gibi parlıyordu.
Titreyen bedeni, her zaman ona en çok yakışan siyah elbiseyle örtülüydü.
Sanki hiç kan yokmuş gibiydi.
Konuşmaya çalıştı kadın zorlayarak kendini.
Geçen bir kaç saniye, adama sanki bir çok ömür gibi geldi...
Bi an, her şey geçecek gibi geldi adama, kadının eli, elinden kayıp düşene kadar.
Ve o büyük masmavi gözleri, birer cam küreden başka bir şey değildi. ''


2005 yılı.
Aniden, eski bir kabusa tekrar batmak gibi.
Upuzun ve bomboş yollar, bembeyaz parlayan sokak lambaları, baş ağrısı, kaybolan hisler, duyulmayı bekleyen kelimeler ve gerçekler.

Herkesin zamanı gelecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder