MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Ses.159

Su içmek için mutfağa doğru yol aldım. Dolabın kapağını açtığım da ise, kola şişesinin dibinde biraz kalmış kolayı gördüm. Ve aklıma şu soru geldi ; '' Ulan acaba benim karnım aç mı? ''
Evet. Aynen bu aklıma geldi.
Normal de ise olan şey, açlığı hissetmektir. Yani insan aslında aç olmayı hisseder ve yemek yer. Ama ben, sanıyorum ki çok uzun zamandır bunu yapmıyorum.
Hissetmiyorum. Hatırlamaya çalışıyorum sadece.
Sevgiyi hissetmiyorum, sevmeyi hissetmiyorum, özlemeyi hissetmiyorum. Aşık olmayı hissetmiyorum. Kendimce kurduğum saçma bi dengenin içinde hepsine sadece zaman ayırıyorum.
Tabi şunu da hatırlatmalıyım, bu gereksiz denge, beni o kadar kör etmiş durumda ki, gerçekliğini aşıyorum. Birisine onu özlediğimi söylediğimde, onu gerçekten özlememiş olsam dahi, görüştüğümüzde, onu özlediğimi anlıyorum. Fakat yine hissetmiyorum.
Neden, hangi sonuçlardan kaçıyorum böyle bilmiyorum. Ne zaman bu yanılgıya düştüm onu da bilmiyorum. Sabah saat 9 da kahvaltı edilir, öğlen 2 de öğle yemeği yenir, akşam 8 de akşam yemeği. Bu döngüyü yaşatıyorum, aç olmasam bile. Vakti geldiyse bişeyin, yapıyorum. O kadar rutin ki, o kadar öz'süz ki, hissedemiyorum. Sadece o an, onu yapmak zorundayım ve yapıyorum. Her gün ben neden Adalya'ya gidiyorum peki? Yada her gün neden nargile içmek zorundayım ki? Yada kadın, seni neden hep önemsemek zorundayım ki? Alıştığım için mi?
Bilmiyorum...
Gerçekten...
Ama şu anda biliyorum ki, ben eve geldiğim de yemek yemedim. O yüzden, karnım çok aç..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder