MÜHİM MESELE

Nefes al, nefes ver. Nefes al, nefes ver… Nefes al… ve biraz tut şimdi.

Okudukça ben olacağın bir yer burası. Okudukça beni anlayacağın yer, burası. Belki nefret edeceksin benden beni tanıdığına pişman olarak, belki de beni özleyeceksin yine pişmanlıkla.Ne okuman için bir sebep var, ne de okudukça varacağın bir sonuç.

Sadece ben. Eğer istersen.

Şimdi bırakabilirsin.

26 Mart 2013 Salı

Ses.311

Özlediğin her hangi bir insana, hiç bir zaman ulaşamayacağını anladığında bi durum biniyor ya teninin hemen üstündeki çatlak ve boşluklara, ağlamaklı oluyorsun hatta belirli bi süre. Dudakların titriyor, gözlerin kızarıyor, burnun yanarken akıyor, nefes alışın düzensizleşiyor ve hatıraların gözlerinin ardında yine sana ulaşıyor.
İşte o an karar vermen gerekiyor aslında;
Ya o hissi tırmanabileceği en üst seviyeye kadar taşıyıp, ardından yavaşça, yağan yağmurun tepelerden aşağı topraktan süzülen damlaları gibi akacak ve durulacaksın, yada gözleri kör eden bi gök gürültüsü gibi bi anda bırakacaksın tüm içindekileri dışarı, anı olacak, korku olacak, göz yaşı olacak, çığlık olacak, acı olacak elinde ve kollarında ve biraz da karşındaki duvarda. Bi anda boşalacak her şey, içine çektiğin nefes değecek ellerine ve daha sonra sen, bomboş ve sakin bi şekilde ardını dönüp koltuğuna oturacaksın.
Hangisini seçmeli?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder